Dr. Fikret Zengin’nin bu haftaki yazı konusu
Korku
Korku, bizim kontrol sistemimizin önemli bir parçası olmakla birlikte, aynı zamanda yaşamımızdaki tecrübelerin de sonucudur. Sevgi ve korku el ele gider. Sevgisiz ve korkusuz yaşam zordur. Sevgi her bireyin ihtiyaç duyduğu psikolojik bir gereksinimdir.
Korku ise bizi birtakım değişiklikleri yapmamızı talep eder ve bizi zararlı olan olaylardan korur. Korkusuz kişi korkan kişiden daha fazla tehlikeyle karşı karşıyadır. Korkunun çok olması kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bazı kişilerde korku öyle şiddetli ortaya çıkar ki, kişi artık evini terk edemez hale gelir. Bu durumda kişinin mesleki gelişimi engellenirken, sosyal yaşamı da kısıtlar.
Burada önemli olan, korku durumunda kişinin korkuyu hissetmesi, bunu adlandırması, bu durumun ne ilişkili olduğunu düşünebilmesidir. Eğer kişi bunları yönetemeyecek durumda ise, bir kronik durum var demektir.
Patolojik korkular dediğimiz fobiler vardır. Burada korkulmaması gereken bir durum ya da olay karşısında korku duygusu vardır. Bunları genel olarak üç başlıkta ele alabiliriz:
Korkunun yarattığı bedensel etkiler
Korku beyin ve bedene yerleştikten sonra, adrenalinin ve kortizonun böbrek üstü bezindeki üretimleri bozulur, bağışıklık sistemini ve kas dokusunu olumsuz etkiler. Sinirlilik, huzursuzluk ve erken kızma gibi belirtiler ortaya çıkar.
Aynı zamanda; kasların gerilmesi, ishal veya kabızlık, göğüste daralma, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, konsantrasyon bozukluğu, düşünme yetisinin bloke olması, baş dönmesi, titreme, kontrolünü kaybetme duygusu, bayılma gibi bedensel şikayetler de görülebilir.
Burada Panik atak durumunda da bahsedelim. Panik atak nöbetler halinde gelen korku bozukluğudur. Bu nöbetler genellikle 1-5 dakika sürer.
Tedavisi mümkündür
Korku ve Panik atakların tedavileri ilaç ve psikoterapilerle mümkündür. Korkuyu yaşayan kişi ile korku arasında bir mücadele vardır. Kişi korkudan korkup geri çekildikçe korku da artar. Kişi bunu sık sık yaparsa, korkunun kölesi olur ve artık evi bile terk edemez hale gelir.
Eğer kişi korkunun üzerine gidebilirse korku durumu azalır. Burada özgüven büyük bir rol oynar. Korkuların temelinde özgüvenin az olması yatıyor.
Dr. med. Fikret Zengin
Facharzt für Psychiatrie und Psychotherapie
info@praxiszengin.ch