Kiğı Güneyağıl Köyünde tarım ve hayvancılık yaparak yaşamını sürdüren Yunus Gürbey, yıllardır açılmayan ve bir türlü bitmeyen Kiğı Yedisu yolu ile ilgili siyasileri ve bölgenin STK’larını duyarsızlıkla suçladı.
Muhalif duruşu ve siyasi görüşünden dolayı bir süre cezaevinde yatan Gürbey, ekolojik denge, tarım ve hayvancılık ile ilgili bilinçli açıklamalarıyla dikkat çeken bir açıklamada bulundu.
KİĞI KALESİNİN YIKILMASINA GÖZ YUMULDU
“Kiğı barajı bölgesinde sanki taş kaya yokmuş gibi kalenin taşlarını dolgu malzemesi olarak kullandılar, bunu dile getiren insanları memleket düşmanı ettiler” diyen Gürbey, “Kale yapısının yanında sivri dağın altında aylarca hazine arayarak tarihi dokuyu zedelediler. Sözde yerli ve milli olan bu firma, 20 yılda 2.5 katrilyon para ile bu barajın yapımını tamamladı ama sadece sekiz ay enerji verdi, Santal şevlerinin yıkılmasıyla üretim durdu ve yerel basından meclise taşınan skandal durum, 180 milyon’a onarım işi aynı firmaya verildi.
Ülkenin yer altı ve yerüstü kaynaklarını şahsi menfaatlerine heba eden bu firmalara milyar dolarlarla iş veriliyor, vergileri siliniyor.
Buna dur diyen yok, herkes sessiz bir şeklide izliyor”.
KİĞI YEDİSU YOLU NE ZAMAN BİTECEK?
Gürbey: “Baraj yapım sürecinde Kiğı Yedisu arasındaki yol zarar gördü ve kapandı. Mevcut yolun onarım için 16 trilyon para aynı firmaya verilerek Piri Hanıkan’a kadar yol yapıldı.
2012 yılında Bingöllü siyasilerin Özaltın firmasına teklif ettikleri 41 Km’lik yolun yapımı, etüt yapılmadan 272 trilyona verilmiş ama 11 yıldır bitmediği gibi bugüne kadar 668 trilyon para harcanmış, yol planı değişikliğe gidilmiş, yapılan tünel heyelandan çökmüş. Basından aldığımız bilgiye göre, yolu bitirmesi için aynı firmaya 750 milyon daha verilmiş.
AKRABALAR BİRBİRİNE ULAŞAMIYOR
668 + 750 trilyon verildi ama Kiğı Yedisu yolu ne zaman açılır belli değildir”.
Gürbey; “Akraba bağları olan Kiğı Yedisu halkı, ulaşım için ancak Bingöl merkezden dolanarak 170-180 km’lik yolu kat ederek gidebiliyor.
Yıllardır bunca tepkiye rağmen halkımızın haklı talebi dikkate alınmadı.
Özaltın firması bilindiği gibi Peri Vadisinde hiç bir hukuk tanımadan ve hiç bir bilimsel karşılığı olmayan yetkili kurumlarda aldığı ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) olumlu raporlarla bölgenin ekolojik yapısına büyük zararlar verdi.
Tarihi Selenk köprüsünü sular altında bıraktı.
Kiğı kalesini yıkarak taşlarını dolgu malzemesi olarak kullandı.
Bir taraftan çalışan iş makinaları, diğer tarafta cirit atan dağ keçileri…
Böylesi bir kötü tabloya şahit olduk.
Peki, dönemin yerel yöneticileri ne yaptı mı dersiniz?
Özaltın baraj yapıyor diye kurbanlar kestiler.
İstihdam geldi, ilçemiz kalkınıyor dediler.
Refah seviyemiz yükseliyor.
Kiğı artık eski Kiğı olmayacak dediler.
Bu coğrafyacının ekolojik yapısına zarar verenleri alkışlayıp kol kola gezdiler.
Bölgenin STK’ları insani ve toplumsal bir duruş sergileyemediler.
Sonuç; büyük bir ekolojik yıkım oldu.
En az Munzur Vadisi kadar güzel olan bu vadi, eski ruhundan uzak kör bir santral alanına dönüştü”.