Bingöl Kent Konseyi Deprem Afeti ve Kentsel Dönüşüm Çalışma Grubu tarafından, depreme hazırlık konusunda öneri raporu hazırlandı.
Bingöl Kent Konseyi bünyesinde oluşturulan Deprem ve Kentsel Dönüşüm Çalışma Grubu, ilk toplantısını yaparak Bingöl’ün depremselliği, yapıların depreme karşı dayanımı ve depreme karşı dirençli hale getirilmesi konularını ele aldı.
BİNGÖL YÜKSEK TEHLİKE BÖLGESİNDE
Toplantının ardından hazırlanan öneri raporu açıklandı. Raporda, Bingöl’ün deprem gerçeğine dikkat çekilerek, “Bingöl ili, Ülkemizin Doğu Anadolu bölümünde karayolu ulaşım ağındaki stratejik lojistik konumu gibi jeolojik yapısı ve morfotektonik özelliği itibariyle de benzer Doğu Anadolu Fay Zonu (DAF) ve Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAF) gibi iki fay hattının kesiştiği kavşağı oluşturmaktadır. Bingöl ilinin bu iki diri fay zonunun kesiştiği bölgede yer alması buna bağlı Bingöl ilinin deprem riskleri açısından 2018 yılında yayımlanan TDTH Türkiye Deprem Tehlike Haritalarından da anlaşılacağı üzere en büyük yer ivmelerinin oluştuğu “yüksek tehlike bölgesinde” yer aldığı, ayrıca geçmişte yaşanan can ve mal kayıplarıyla sonuçlanan deprem istatistik verileri ile fay zonu ve segmentlerindeki aktif hareketlilik izlendiğinde ilimizin yakın zaman olasılıklı deprem tehlikesi ile karşı karşıya olacağı bilinmektedir.” denildi.
BİNGÖL OVASI’NA DİKKAT ÇEKİLDİ!
Raporda, imara açılan Bingöl Ovası’nın yapısına dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi; “Ayrıca Bingöl il merkezinin eski yerleşim alanları ve Bingöl Ovası’na açılan bölgelerde gelişmiş Pleyistosen yaşlı alüvyon yelpazesi çökelleri üzerinde, yeni yapılaşma alanlarının ise akarsu taraçaları çökelleri üzerine kurulu olduğu bilinmektedir. Yelpaze çökelleri, iri çakıl, çakıl ve silt boyu kırıntılı malzemeden gevşek biçimde tutturulmasıyla oluşmuştur. Bu tür zeminler, deprem dalgalarının etkisini binalara daha fazla ileterek yapısal hasar riskini artırabilmekle birlikte kaya zeminlere oturmuş yapılarla karşılaştırıldığında, bu tür zeminlerdeki yapıların daha yüksek bir yapısal hasar riski taşıdığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu verilerle değerlendirildiğinde, Bingöl’ün deprem afet risklerine karşı hazırlıklı olmasının ve afetlerin etkilerini en aza indirmeye ait önemlerin alınmasının önemini ortaya çıkarmaktadır.”
“AFET RİSK YÖNETİMİ KONUSUNDA KOORDİNELİ ÇALIŞILMALI”
Bingöl’deki kurumların afet risk yönetimi konusunda koordineli bir şekilde çalışması gerektiği belirtilen raporda, “Uluslararası afet yönetimi alanındaki gelişmelere bakıldığında, afet kayıplarını azaltmanın odak noktasının ‘Risk Yönetimi’ olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Kriz yönetiminde karşılaşılacak kayıplar ve müdahalede yaşanan zorluklar, tehlike tespitleri yapılarak iyi senaryo edilmiş risk azaltma planlarının uygulanması ile etkin Risk Yönetimi oluşturularak azaltılabilmektedir. Bu nedenle de, afetlere yönelik ulusal düzeyde benimsenen ‘Afet Risk Yönetimi’ anlayışının, hem merkezi yönetim hem de yerel düzeyde toplum tabanlı İl Afet Yönetimi sisteminin geliştirilerek kapsamlı bir şekilde uygulanmasının önemi açıktır. Bingöl Valiliği, Bingöl Belediyesi ve Bingöl Üniversitesi başta olmak üzere ilgili tüm kamu kurumları, kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları arasında yapılacak çalışmalar ve alınacak önlemler, deprem dirençli kentsel dönüşüm ve afet risk yönetimi konusunda koordineli bir şekilde yürütülmelidir” denildi.
DEPREME HAZIRLIK KONUSUNDA NELER YAPILMALI?
Konsey Çalışma Grubu tarafından raporda sunulan tavsiyeler şöyle sıralandı: -İlimizde vuku bulması muhtemel afetlerin nitelikli yönetimi, can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi ve yapısal hasarların azaltılması için, afet meydana gelmeden önce hazırlık aşamalarında öncelikli Deprem Master Planlarının oluşturulması gerekmektedir.
Bu kapsamda, tehlike tanımları yapılmalı ve tüm riskler detaylı bir şekilde tespit edilmelidir. Ardından, afet risk azaltma planları ve eylemleri belirlenerek uygulanmalıdır. -Afet sırasında ve sonrasında acil durum kriz yönetimi için, risk değerlendirmesi yapılarak afet zamanında müdahale ve sonrasında iyileştirme ile yeniden inşa faaliyetlerinin planlanması gerekmektedir. Bu süreçlerin etkili bir şekilde yönetilebilmesi için, Bingöl için mevcut afet planlarının gözden geçirilerek güncellenmesi, tamamlanmayan planlarında zaman kaybedilemeden hazırlanması önemlidir. -Bu kapsamda; Bingöl ilinde deprem master planlarının öncelikle hazırlanmasına esas şehir merkezi ve diğer yerleşim yerlerini tehdit eden sismik aktivitelerin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu konuda ilgili kurumlar, kuruluşlar ve akademisyenlerden oluşan çalışma gruplarıyla işbirliği yapılmalıdır.
MTA diri fay haritasında yer almayan varsa diğer aktif fayların belirlenmesi ve var olan fayların aktivitesi ile ilgili bilimsel tespitler yapılmalıdır. Bu bilimsel veriler, sismik tehlike analizlerinde kullanılarak deprem senaryolarının güncellenmesine olanak sağlayacaktır. Bu kapsamda Bingöl Üniversitesi tarafından yürütülen TÜBİTAK projesinin desteklenmesi önemli ve elzemdir. -İlimizin, jeolojik ve jeofizik detay geoteknik etüd çalışmalarıyla Sismik Mikro Bölgeleme Haritaların yapılması,
-Yapı envanteri ( 1975, 1998, 2007, 2018 TBDY ile tasarım spekrtal ivmeler ve diğer RYTEİE2019 göz önüne alınarak) çıkarılarak olası büyüklükteki deprem senaryosu ile muhtemel yapı stoklarının mahalle bazlı ve ana arterlerde oluşturacağı az, orta, ağır ve yıkıma uğrayacak yapı hasar tahminlerinin yapılması,
-Depremle olası can kaybı ile hafif, hastanede tedavi görecek ve ağır yaralanma vaka sayılarının gece ve gündüz saatlerine göre tahminlerinin yapılması buna bağlı sağlık tesislerinin durum ve ihtiyaç tespitlerinin yapılması,
-Alt yapı sistemlerinin hasar analizlerinin yapılması;
-Doğalgaz iletim dağıtım sistemleri, içme suyu, atık su boru hatları ile elektrik enerji iletim dağıtım ve telekomünikasyon alt yapı dahil hasar ve buna bağlı onarım ihtiyacı olasılıklarının yapılması, -Yol kapanma analizlerinin yapılarak;
-Karayolu stratejik ulaşım güzergahları ve ana arterlerde bulunan viyadük, köprü, sanat yapılarının mevcut durum analizleri ve hasar alma senaryolarına bağlı alternatiflerin hazırlanması,
-Depreme bağlı olası kütle hareketlerinin yerleşim yerleri başta olmak üzere karayolu ulaşım ana akslarında yol kapama olasılıklarının yapılması (özellikle %30 u aşan yamaç eğimlerindeki duraysızlık ) ve alternatif çözümlerin tespit edilmesi,
-Su depolama ve bağlama yapıları ile su alma ve dağıtım yapılarının durumu gözden geçirilmeli, özelikle baraj vb su depolama yapılarının hasar senaryolarına bağlı risk altındaki yerleşim yerlerinin belirlenmesi,
-Toplanma Alanları teşkili,
-Yerli ulusal, uluslararası Arama Kurtarma ekiplerinin konuşlanacağı alan teşkili, her türlü ibate iaşe alt yapı ile tesislerin oluşturulması ve bu kapsamda İl de yapılanlar ile yapılması gerekenlerin tespitle tamamlanmasının sağlaması,
-Geçici Barınma alanı ihtiyaç analizleri yapılmalı;
-Deprem sonrası hasarlı bina tahminlerine bağlı acil barınmaya ihtiyaç duyacak Afetzede aile ve bireylere ait geçici barınma alanları yer seçimi ile çadır ve konteyner kent alanları ve alt yapılarının hazırlaması, hasar durumuna bağlı uygun kapalı alanlı kamu binaların kullanıma açılmasına ait planlama yapılması,
-İaşe ve ibadete için gerekli ve yeter malzemelerin ilgili kurumlarca ihtiyaç olunan lojistik ve cep depolarda depolanmasının sağlanması, bununla ilgili varsa yapısal eksikliklerin tamamlanması,
-Hassas teknolojik arama cihazları dahil mekanik, hidrolik vs kurtarma ekipman, alet-edevat ve iş makinalarının yeteri miktar tedarik ve uygun alanda depolanmasının sağlanması, -Psiko-sosyal destekleme unsurlarının planlanması,
-Toplum tabanlı Afet Yönetimine geçiş sağlanmalı, bu kapsamda Afet koordinasyon ve Eğitim merkezleri oluşturulup ilk yardım, yangın dahil beceri temelli eğitimler verilmeye başlanmalı, mahalle bazlı sivil örgütlenme modeli oluşturulması,
-Yapı envanterine bağlı öncelikli yapıların yerinde dönüşümü ile deprem dirençli yapı ve kent için uygun zeminli yeni alanlar tespit edilerek kentsel toplu konut dönüşümlerin hızlandırılması, gerekirse kat sınırlanmasına gidilerek yatay mimariye geçilmesi,
-Yeni yapılacak yapılara düşük maliyetli ivme ölçer cihazların yerleştirilmesinin istenmesi, yine Deprem Tehlike Haritalarından bağımsız olmak üzere Bingöl özelinde mikro bölgeleme haritalarına bağlı tasarım ivmelerinin artırılarak yapı konstrüktif sistemlerinin projelendirilmesi konusunda inşaat ruhsatı vermeye yetkili kurumların (Belediye, Özel İdare ve OSB lerince) imar planlarına not düşülerek istenmesi,
-Bina uygulama proje hazırlanmasında, Mimari, Statik, Mekanik ve Elektrik tesisatı projelerinin yapının taşıyıcı sistem düzensizliklerini azaltıcı unsurlara dikkat edilecek hususların irdelenmesinin uygun olacağı,
-Yapı Denetim firmaları ve Laboratuvarların sorunları irdelenerek denetim faaliyetlerinde oluşan aksaklıkların gözden geçirilmesi, -Bu önlemler yanında Afet iyileştirme çalışmaları kapsamında yıkıma uğrayacak, ve ağır hasarlı olup yıkılması gereken yapıların tahmini kübaj hesapları yapılarak atık depolama rezerv alanlarının tespiti, ulaşım alt yapısının teşkili ile enkaz kaldırma operasyonların planlanması,
-Afet sonrası yeniden inşa çalışmalarında Deprem Dirençli kent ve kentsel dönüşüm başlığında İlimiz depremselliği göz önünde bulundurularak imar açık ivmelenmenin yüksek olduğu yerleşim yerlerinin hâkim zemin koşullarına uygun yatay mimari ile kat sınırlaması yapılması, ivme değerlerinin düşük daha dirençli kaya zemine sahip imara açık alanların yerinde dönüşümü ile bu koşullarda yeni açılacak yerleşim alanlarının imar planlama çalışmaları yürütülerek katlı kentsel yapısal dönüşüm politika ve uygulamalarına gidilmelidir.
-Tüm bu öneriler ve stratejiler doğrultusunda, Bingöl ili için deprem başta olmak üzere sel, taşkın, heyelan, kaya düşmesi kütle hareketleri gibi tüm doğal afet risklerinin bütüncül bir yaklaşımla çalışmaların yapılması, CBS, UA ve IHA teknolojilerinin kullanılmasıyla afet risk yönetimi ve kentsel dönüşüm çalışmalarının daha etkin bir şekilde yürütülmesi ve Bingöl halkının deprem afetine başta olmak üzere afetlere karşı daha bilinçli ve yaşam alanlarının daha dirençli hale gelmesi amaçlanmaktadır.”