ŞELALE PARK ALANI, KONUT ALANINA DÖNÜŞTÜRÜCELEK!

Betonlaşmanın hızla arttığı Bingöl’de, bir yeşil alan daha konut alanına dönüştürülüyor. Bingöl İl Özel idare bünyesinde yer alan Şelale Park alanın belediye meclisince onaylanan ticari artı konut projesine karşı, siyasi partilerden ve çevre gönüllüleri tarafından tepki ile karşılandı.

YEŞİL ALANLAR KORUNMALIDIR

Bingöl’de özellikle 2003 depreminden sonra çok katlı konut yapımları hızla artarken, mahallelerde yeşil alan, park alanı düşünülmeden yapılaşmaya gidildi. Nüfusu 20 bini aşan Kültür Mahallesinde sadece 1 tane park bulunurken, mahalledeki bahçeler ve tarlalarda dahi konutlar yapılarak yeşil alanlar yok edildi. Şehir hızla betonlaşırken, mahallelerde insanların nefes alabileceği park alanları düşünülmedi, çocuklar bina aralarına hapsedildi.

HALKIN NEFES ALDIĞI PARK, TİCARİ ALANA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

Saray Mahallesinde yer alan Şelale Cafe Park alanı da konut alanına dönüştürülme kararı verildi. Bingöl Yem Süt ve Besicilik  A.Ş’ye ait alan İl Özel İdaresinin talebiyle Bingöl Belediyesi Meclisinde alınan kararla, ticaret ve konut alanına dönüştürüldü.

Belediye meclisinde alınan kararda, “Bingöl Merkez Saray Mahallesi Ada:726 Parsel:59-60’ta kayıtlı taşınmazların mülkiyeti Bingöl Yem Süt ve Besicilik A.Ş’ye ait olup mevcut uygulama imar planında Ticaret alanı olarak planlanmış bulunmaktadır. Söz konusu taşınmazların Bingöl Muş-Karayoluna bakan cephesinin Bitişik Nizam 5 katlı Ticaret +Konut Alanı olarak, arka cephesi ise Ayrık Nizam 5 katlı Ticaret+Konut alanı olarak  değiştirilmesi Bingöl Valiliği İl Özel İdaresi tarafından talep edilmektedir. Buna göre; plan değişikliğine esas esas olmak üzere hazırlanan plan değişikliğinin 3194 sayılı imar kanununun 8/b maddesine göre onanmasına oy çokluğu ile karar verildi” denildi.

“YEŞİL ALANIN BETONLAŞMASI KABUL EDİLEMEZ”

Bingöl Çevre Derneği Başkanı Cuma Karaaslan, “Şehir içinde kalan son bir yeşil alanın betonlaşması ne insani nede iradi olarak kabullenemez” dedi. Karaaslan, “Yok edilen, yeşil ve doğayı yok sayarak sürekli karbon ayak izlerini katmerleşerek arttırıyoruz. Bingöl’ün şu anda konut ihtiyacı bulunmamakla beraber TOKİ ve kentsel dönüşüm yansıra en ücra yerler bile betonlaşmaya son hızıyla devam etmektedir. Kurumlar kentsel yaşamı zorlaştıran değil doğaya ve yeşil alanların kamusal olarak artmasına katkı sunmalıdır. Dünya’da yaşanan kaotik iklim krizi sonrası alınan kararlar gereği daha yeşil ve iklimi önceleyen koruma bilincine uygun hareket edilmelidir. Her açık alan inşaat, bina, avm olmak yerine, şehre nefes aldıran ve toplumsal psiko iyileşmeye konu yeşil dokunuşları arttırmak gerek. Tüm dünya binalar yerine yeşil kentler ve karbon salınımını azaltan geniş açık ve refah alanlar ile sorumluluk alırken, bizde tersine işleyen bu anlaşılmaz kararı kınıyoruz.

Bu duruma ısrar edilmesi, aklımıza sipariş kararlar olarak yer almaktadır.

Bu alan zaten bir kısmı orman ve bir kısmı daha önce kalkınma araçlarına konu yem ve süt üretim için planlanmış ve günümüzde şehre nefes aldıran toplam 26000 m2 alandır.

Uydu kentler yerine, mahalleleri dönüştürmek gerekli ve elzem iken bu alanın ranta kurban edilmemesi kabul edilemez.

Bingöl başta deprem olmak üzere sel ve doğal afetleri yaşayan bir kenttir. Bu alanda 2003 depreminde yüzlerce aile çadır kurmuştur. Unutmayın, bir kaç metre yer, hepimize lazım olacaktır”.

Konu ile ilgili konuşan Saadet Partisi Bingöl İl Başkanı Mehmet Fatih Tiryaki;

“AĞAÇLAR KESİLMEMELİ, YEŞİL ALAN KORUNMALIDIR”

Tiryaki: “İlimiz merkezde yeterli yeşil alanın olmamasına binaen Şelale Parkının da içerisinde olduğu 40 dönümlük alanın, ticari alan olarak satılmasını istemiyoruz” dedi.

Tiryaki; “Ülkemizin birçok ilinde, gözünü para hırsı bürümüş, doymak bilmeyen müteahhitlerin yetkililerle yaptıkları ortaklıklar birçok semtimizi yaşanmaz hale getirmiştir. Bunun neticesinde dikey yükselen beton binaların şehrin yapısını bozduğunu, insanlara yaşam alanı bırakmadığını ve doğayı olumsuz etkilediğine şahit oluyoruz. Bazen yıllık yağış oranının birkaç günde düştüğünü ve bunun neticesinde de doğal afetlerin oluştuğunu görüyoruz. Toplum olarak bundan ders çıkarmamız gerekir, biz doğaya hoyratça bakarsak, doğanın dengesini bozarsak, doğa da en şiddetli afetlerle bizden intikamını alır.

İlimiz deprem bölgesidir, yarın olası bir depremde insanların evine giremedikleri bir durumda, dışarıda kalabilecekleri parklar, bahçeler inşa etmemiz gerekirken, biz kalkıp park ve bahçeler barındıran alanları para için ticari alana çevirirsek; ilimize, mahallelerimize ihanet etmiş oluruz. Bu ihanetin bedeli başta sandıkta sorulmakla beraber, inancımızın gereği olarak da Yaradan bunun hesabını bizden sorar.

”Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikin” düsturunun zıddına, bu alanlardaki ağaçları söküp yerine betonlar dikmek inancımıza ve insanımıza yapılabilecek en büyük kötülüktür kanaatindeyiz.

Kazan kazan politikası güden yetkililerin, tabiri caizse vatandaşın sosyal alanını kendi haklarıymış gibi görüp satmaktan itina etmediği şu zamanda, İlimiz saray mahallesinde bulunan 40 dönümlük arazinin satışa çıkarılıp, ticari alana çevrilmesi, ilimiz yetkililerinin de rantçı olarak anılmasına sebep olacaktır.

Başta Sayın Belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri olmak üzere, tüm yetkililerden bu duruma onay vermemelerini istirham ediyoruz.

On yıllar sonra iyiliklerle, dualarla anılmak da yanlışlıklar ve ihanetlerle anılmak da yetkililerin elindedir.

 Saadet Partisi olarak bu duruma karşı olduğumuzu beyan ederiz. Başta Saray Mahallesi sakinleri olmak üzere, tüm halkımızın da çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakabileceğimiz bu güzel alanın, ticari ranta kurban edilmemesi adına bu duruma karşı çıkmalarını istirham ederiz” dedi.