Sebahattin Elçani hoca, Taziye yemeklerini değerlendirdi.
Taziye yemeği bidattır, günahtır.
Bingölün son zamanlarda yetiştirdiği en sevilen Din alimlerinden Sebahattin Elçani hocaefendi doğru bildiğimiz yanlışlara dikkat çekti. “İşte herkesin bilmesi gereken tesbitler”…
Röportaj: 14 Mart 2013
ELÇANİ HOCAEFENDİ TAZİYE VE CENAZELERİ DEĞERLENDİRDİ
İslam dini yazılı metinlere dayanır. Bu yazılı metinler; Kur’an, sünnet ve müçtehidlerin fıkıh kitaplarıdır.
Peygamber efendimiz (SAV) Cebel oğlu Muaz’ı Yemen’e vali olarak gönderdiği zaman soruyor:
Bir olayla karşılaştığın zaman neye göre hareket edeceksin?
Muaz (RA) : Kur’an’a göre hareket edeceğim.
Efendimiz (SAV): Kur’an’da bulamazsan?
Muaz (RA): Hadislerine göre hareket edeceğim.
Efendimiz (SAV): Hadiste de bulamazsan?
Muaz (RA): Kuran ve hadisten aldığım görüşüme göre hareket edeceğim.’ diyor. Ve efendimiz bunun üzerine onu gönderiyor. Dolayısıyla İslam dini akıllı insanların bir araya gelip kurallarını belirlediği bir din değildir. Dini konularda Kur’an ve hadiste ihtisası olmayan bir kişinin ‘bence bu böyledir’ veya ‘bana göre bu doğru veya yanlıştır’ demek kadar ağır ve vebali olan bir şey yoktur. Doğrudur İslam dini akıllı insanlara gönderilmiştir, zaten İslam’ın şartı da altı tanedir.
Birincisi akıllı olmak, ikincisi buluğ çağına ermek, üçüncüsü zorla Müslüman olmamak, dördüncüsü Kelime-i şehadet getirmek, beşincisi önce Allah’a sonra peygambere inanmak, altıncısı Allah ve peygambere beraber inanmaktır. Dolayısıyla akıllı olmayan insan İslam’dan sorumlu olmadığı gibi yaptığı işlemlerin sorumluluğu da yoktur. Sadece bu vardır ki İslam’ın kuralları hiçbir zaman aklıselime ters düşmez. Bu aklıselimin kimde olduğunu ancak ortak akıl sahipleri belirler.
CENAZE BİR AN ÖNCE DEFİN EDİLMELİ
Şimdi gelelim cenaze ve taziyelerimize. Cenaze ve taziye ile ilgili olan işlemler referansını dinden almalıdır. Çünkü bunlar ibadettir. İbadetler örf ve adetlerle icra edilmez. Bir ölü öldüğü zaman onu bir an önce defnetmek vacibtir. Bundan dolayıdır ki bir cenazeyi başka bir yere nakletmek dinimize göre doğru değildir. Hatta dinimize göre cenaze namazı vakit namazından daha önce kılınmalıdır çünkü cenazenin aciliyeti vardır. Ölünün vasiyeti kutsaldır, onu yerine getirmek bazen vacip bazen de sünnettir. Ancak bu vasiyet dinin kurallarına ters düşerse; uygulanmaz.
ÖLENİN BORÇLARI ÖDENMELİDİR
Bir ölü öldüğü zaman onun için yapılacak ilk şey onun borçlarını ödemektir. Peygamberimiz (SAV) borcu olan cenazenin namazını kılmamıştır ve onu sizden birisi kılsın diye emretmiştir. Hatta bir defasında Hz. Ali efendimiz cenazenin borcunu ben öderim yeterki siz kılın deyince Peygamberimiz cenaze namazını kıldırmıştır. Daha sonra devlet bütçesi oluşunca Peygamberimiz (SAV) bütçeden ölünün borunu ödemiş ve cenaze namazını kendisi kıldırmıştır. Bu bilgiler Kütüb-i Sitte gibi sahih kaynaklarda mevcuttur.
Cenazede erkeğin erkeği yıkaması ve kadının da kadını yıkaması esastır. Ancak Hanefi mezhebine göre kadın kocasını yıkayabilir, diğer mezheplere göre ise koca da karısını, karı da kocasını yıkayabilir. Örneğin Hz. Ali (RA) Hz.Fatımayı yıkamıştır. Dinimize göre taziye vermek sünnettir. Hatta komşu olan gayri Müslimlere ve akraba olan gayri Müslimlere bile taziye verilir. Onlar için rahmet dilenmez ama baş sağlığı dilenir.
CENAZE SAHİBİNİN YEMEK VERMESİ BİD’ADTIR, GÜNAHTTIR
Fakat taziye için cenaze sahibinin masraf edip taziye yerini hazırlaması mekruhtur. Hanefi kitaplarında İbni Abidin gibi, Şafii kitaplarında Envar gibi kitaplar bu konuyu detayıyla anlatırlar.
Cenaze sahibinin yemek vermesi dinimize göre bid’adtır ve günahtır.
Peygamber efendimiz (SAV) Hz. Cafer’in vefatının haberini alınca ‘herkes Cafer ailesine yemek hazırlasın çünkü onlar üzüntü ve kederleriyle meşguldürler’ diye buyurmuştur. Tirmizi ve Hakim gibi hadis alimleri nakleder. O gün bugündür Müslümanlar ölünün evine yemek yapar ve götürür, hem kendileri yer hem de cenaze halkına eşlik eder. Özellikle İstanbul’umuzda taziyeler için derneklerde güzel hizmetler yapılıyor. Cenabı Allah onların birliğini, dirliğini, irliğini artırsın.
Ancak derneklerde cenaze sahibine yiyecek ve içecek masrafları yüklenirse o zaman komşular cenazeden dolayı olan üzüntüyü paylaşmak yerine cenaze sahibine masrafları yükleyerek acısını daha da artırarak onu incitmiş olurlar. Olabilir ki hali vakti iyi olan birisi bunu yapabiliyorsa direk kendisi köyünün derneğine yardım etsin, bıraksın! Masrafları dernek yapsın ki yenilen ve içilen şeyler helal olsun. Çünkü bu adet böyle giderse dernek evlerinde fakirin zorlanarak vereceği yemek haram olur. Taziyede sünnet olan hadis kitaplarında bulunan taziye duasını okumaktır. Ancak bunu bilmeyenler Fatiha suresini dua niyetiyle okuyabilirler.
Dinimize göre ölüleri devamlı hayır ve hasenatla anmak gerekiyor.
DİNİMİZDE ÖLÜNÜN YEDİNCİ GÜN, KIRKINCI GÜN
VEYA ELLİNCİ GÜNÜ YOKTUR
Özellikle Peygamberimiz (SAV) Cuma günlerinde insanın yaptığı iyiliklerin ölülere gösterileceğini ve bundan dolayı onların sevineceğini haber veriyor. (Keşful Hefa Cilt:1/365)
O günden beri Müslümanlar Cuma akşamları ve günleri ölüler için hayır ve sadaka işliyorlar. Ancak ölünün yedinci günü, kırkıncı günü, elli ikinci günü gibi günlerde özellikle ölü için herhangi bir şeyin yapılması dinimizde yoktur. Var olan şey budur ki ölü için her zaman güzel şeyler yapılmalıdır. Özellikle evlatların ana ve babalarına duaları ve hayırları daha çok makbuldür.
Cenabı Allah bizleri kitap ve sünnetin ve bunlarla amel eden alimlerin yolundan ayırmasın.
Allah cümle ölmüşlerimize rahmet eylesin.
Haber okunma sayısı: 60513