53. sayıda biraz gecikerek de olsa mahsus bir konuya el attık: Zazalar. Konuyla ilgili çok kıymetli bir çalışmanın müellifi de olan yayın kurulumuzdan Ercan Çağlayan, sağ olsun, yine iyi bir editörlük yaptı ve sayının tamamına yayılan bir Zazalar dosyası hazırladı. Malum, Zazalar kimdir, Kürtlerle birlikte mi telakki edilmeleri gerekir, yoksa ayrı bir etnik grup, bambaşka bir millet olarak mı; Zazaca Kürtçenin içinde mi yoksa ayrı bir dil olarak mı düşünülmeli soruları zaman zaman epey bir hevesle tartışılır. Epey de ihtilafa yol açarak. Bu ihtilafları serinkanlı biçimde değerlendiren yazılara yer veren dosya çok önemli bir noktayı açığa çıkarıyor: Zazalar hakkındaki ihtilafların hemen hepsi 1980’den sonra ve çoklukla devletlularca üretilmiş işler.
Dosyanın ilk yazısı Roşan Lezgin’in. Lezgin’in Zaza adlandırmasının köklerine dair ayrıntılı ve dikkatli incelemesi Zaza isminin çok eski bir tarihi olmadığını, adlandırmanın görece yakın zamanda ortaya çıktığını ve ‘dışarıdakiler’ tarafından kullanıldığını gösteriyor. Dosyada Zaza adı üzerine ikinci bir inceme daha var. Malmisanij’in yazısı bugün popüler hale gelmiş olmakla beraber Zaza adlandırmasının çok değil otuz yıl önce bile öyle aman aman çok kullanılmadığını ve bugün Zaza olarak adlandırılanların kendilerini Zaza olarak görmediğine dikkat çekiyor. Malmisanijın ikinci yazısı dosya dışı olmakla beraber dosya konusundan bağımsız da değil. Malmisanij Dêrsım halkının mensup olduğu Raya Heqî/Rîya Heqî (Dêrsım Aleviliği) ve Yezidilerin mensup olduğu Yezidilik inancı arasındaki ortaklıklara dikkat çekiyor.
Dosyadaki diğer bir çalışma Bilal Zilan’ın. Zilan’ın çalışması Zazalarla ilgili olarak kullanılan adlandırmaların ayrıntılı bir dökümünü veriyor. Kırd, Kirmanc, Kürt, Zaza, Dımili gibi adlandırmaların kimler için ve kimler tarafından kullandığını anlamak için iyi ve güvenilir bir kaynak Zilan’ın incelemesi. Nurettin Beltekin’in “Annemin Bilgisinde Zazalar” çalışması ise orijinal bir katkı. Beltekin annesinin ve babasının ‘ne oldukları’ hakkında bir tereddütleri olmadığını, ‘sıradan Zazaların’ kendilerini Kürtlüğün içerisinde gördüğünü gösteriyor.
Dosya editörü Ercan Çağlayan’ın yazısı Osmanlı kaynaklarında Zazaların izini sürüyor. Çağlayan bugün Zaza olarak adlandırılanların yoğun olarak yaşadığı Diyarbakır, Bingöl, Dersim gibi yerlerin Osmanlılarca Kürtlerle meskûn yerler olarak anıldığını gösteriyor. Çağlayan’ın şu notu bilhassa önemli: Geç Osmanlı dönemindeki tüm basın ve matbuatta Zazalar ve Zazacayı Kürtler ve Kürtçe dışında gören bir yayın yoktur. Pınar Yıldız’ın “Karacadağ’ın Eteklerinde bir Dımılî Aşireti: Meheliler” yazısı ise orijinal bir çalışmaya dayanıyor. Bingöl civarından Karacadağ eteklerine yerleştirilmiş görünen Mehelileri konu edinen çalışma aşiret mensuplarının kendilerini, aşiretlerini ve geçmişlerini nasıl gördüklerini inceliyor.
Mutlu Can’ın “Warê Xo De Kitabo Şumûldar Yo Tewr Verên: Zazalar: Tarih, Kültür ve Kimlik” başlıklı yazısı Ercan Çağlayan’ın Bilgi Üniversitesi’nden yayımlanan çalışmasını tanıtıyor. Çağlayan’ın Zazalarla ilgili Türkçedeki en nitelikli incelemelerden olan bu çalışması Kürt Tarihi dergisinde nadiren yaptığımız bir işe vesile oldu. Mutlu Can incelemesini Zazaca kaleme aldı. Vahap Coşkun da Mehmed S. Kaya’nın Zaza Kürtler kitabını ele alıyor. Saha çalışmasına da dayanan bu önemli metin Zazaları tanımak için çok iyi bir kaynak. Çalışma kapsamında görüşülen kişilerin, kendilerini Kürt, Zazacayı da Kürtçenin bir lehçesi olarak tanımladığı anlaşılıyor.
54. sayıda görüşmek üzere….
Haber: Mesut Yeğen