DOLAR
34,5356
EURO
36,4311
ALTIN
2.963,19
BIST
9.159,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Tarihi Temran Camii Restore Edilmeli!

Tarihi Temran Camii Restore Edilmeli!
28.03.2024 12:44 | Son Güncellenme: 28.03.2024 12:45
183
A+
A-

Bingöl’deki kiliseler gibi tarihi camilerin de kırsal alanların terk edilmesi nedeniyle yok olma tehdidi altında olduğunu belirten araştırmacılar Dr. Öğr. Üyesi Bilal Bilgili ve Dr. Öğr. Üyesi Melik Efeoğlu, Adaklı Bağlarpınarı Köyü’nde bulunan tarihi caminin restore edilmesi gerektiğini belirtti.

Bingöl Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Bilal Bilgili ve Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Melik Efeoğlu’nun “Bingöl Bağlarpınarı (Temran) Köyü Mirliva Muhammed Bey Camii ve Haziresi’nin Koruma Sorunları ve Restorasyon Önerileri” başlıklı çalışmaları, 2023 yılında Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi’nde yayınlandı.

Adaklı İlçesi’ne bağlı Bağlarpınarı Köyü’nde bulunan Mirliva Muhammed Bey Camii Ve Haziresi üzerine araştırma yapan Dr. Öğr. Üyesi Bilal Bilgili ve Dr. Öğr. Üyesi Melik Efeoğlu, çalışmalarında, Bağlarpınarı Köyü ve tarihi yapılarla ilgili şu bilgilere yer verdi; “Bağlarpınarı (Temran), bölgenin önemli beylerinden biri olan Muhammed Bey’in 1296 (1782) yılında Kiğı Livası’na atanmasından sonra Liva merkezi olmuştur.

Temran Köyü’ne yerleşen Muhammed Bey burada bir camii ve konak inşa ettirmiştir. Köyde Müslüman nüfus için inşa edilen ve niteliksiz müdahalelerle varlığını devam ettiren Temran Mirliva Muhammed Bey Camii, günümüze kadar kapsamlı bir mimarlık araştırmasına konu olmamıştır. Ancak, Bağlarpınarı’nda Mirliva Muhammed Bey Camii ve Haziresi, iki gözlü tarihi çeşme, taş havuz, Surp Sarkis Kilisesi’nin kalıntısı ve Sait Yazıcı Evi, Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun 10.04.2008 gün ve 885 sayılı kararı ile toplu olarak tescil edilerek yasal koruma altına alınmıştır. Bugüne kadar araştırmacılar tarafından ihmal edilen ve mülkiyeti köy tüzel kişiliğinde olan tarihi cami ve çevresindeki mezar taşları, mimari ve sanatsal özellikleri ile bölgedeki bütünlüğünü koruyan anıtsal nitelikli kültür varlıklarından biridir. Bölgenin geleneksel mimarisini, yerel malzeme ve yapım tekniklerini yansıtan özgün örneklerdendir. Ancak bölgedeki kiliseler gibi camiler de kırsal alanların terk edilmesi nedeniyle yok olma tehdidi altındadır.

binguven-bal2

Bu yüzden özgünlüğünü ve bütünlüğünü önemli ölçüde koruyan Mirliva Muhammed Bey Camii’nin ve haziresindeki tarihi mezarların belgelenmesi ve korunması önemlidir. Bu çalışma kapsamında Temran Köyü, Mirliva Muhammed Bey Camii’nin ve tarihi mezarlarının mimari ve sanatsal özellikleri incelenmiştir. Ayrıntılı belgeleme çalışması yapılarak rölöveleri hazırlanmış; koruma sorunları araştırılmıştır. Yazılı, sözlü ve görsel kaynak araştırmaları yapılmış; yapı üzerindeki verilerden yararlanılarak restitüsyon çalışması yapılmıştır. Yapının ve yerel halkın talepleri de dikkate alınarak restorasyon önerileri getirilmiştir. Böylece bugüne kadar bilimsel bir restorasyona konu olmamış tarihi caminin ve haziresinin restorasyonuna kaynaklık edecek bu çalışma ile hem kamusal yarar elde edilmesi hem de bölgenin kültür envanterine ve koruma literatürüne kazandırılması hedeflenmiştir.”

BAĞLARPINARI KÖYÜ, MİRLİVA MUHAMMED BEY CAMİİ VE HAZİRESİNİN TARİHÇESİ

Araştırmacılar, çalışmalarında şu bilgilere yer verdi; “Erzurum Vilayetinin Kiğı Kazası’na bağlı olan Temran Köyü, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde ve 20. yy başlarında 270-300 hane Ermeni, 30 hane Türk ve 28 hane Kürt nüfusun bulunduğu bir yerleşim yeridir. Ayrıca, 1914’te iki okulu olan Temran’da 212 öğrenci de bulunmaktadır. 20. yy başlarına kadar Ermeni nüfusun yoğun olduğu Temran’da, Müslüman ve Hristiyan nüfus için anıtsal nitelikli kültür varlıkları inşa edilmiştir. Bu anıtsal varlıklar dini yapılardan oluşmaktadır. Kévorkian, Kiğı Kazası’nın 51 yerleşim biriminde 45 kilise ve 5 manastır bulunduğunu belirtmektedir.

“TARİHİ KİLİSE AHIR OLARAK KULLANILMAKTA”

Temran Köyü’nde bu kiliselerden bir tanesinin kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Varlığını devam ettiren Surp Sarkis Kilisesi günümüzde ahır olarak kullanılmakta ve neredeyse örtü seviyesine kadar moloz dolmuş durumdadır. Kilisenin üst örtüsü tamamen yok olmuştur. Beden duvarlarından düzgün kesme taşlar sökülmüş ve beden duvarları çekirdek kısmı dışında yok olmuştur.

TARİHİ CAMİ (1804) 1219’DA İNŞA EDİLDİ

Bu çalışma kapsamında ele alınan ve çeşitli koruma sorunları bulunan Mirliva Muhammed Bey Camii ise mimari özellikleri ve haziresinde yer alan mezar taşlarının niteliği bakımından Bağlarpınarı (Temran) Köyü’nün günümüzdeki en önemli tarihi yapısıdır. Cami kitabesinden yapının Muhammed Bey’in Bağlarpınarı’na tayini esnasında, Hicri 1219 (1804) yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Mirliva Muhammed Bey, Bağlarpınarı’na tayini sırasında inşa ettirdiği caminin dışında, günümüzde de varlığını devam ettiren ve aynı soydan gelen akrabalarının yaşadığı bir de konak yaptırmıştır. Caminin haziresinde ise Muhammed Bey’in ailesine mensup kişilerin mezarları bulunmaktadır. Muhammed Bey’in oğlu Feyzullah Bey (öl.1228/1813), Ahmet Bey’in kızı Güllü Hanım (öl. 1230/1814-1815), Muhammed Bey’in kızı Esma (öl.1273/1856-1857) ve hanımı Pakize (Emine) Hanım (öl.1218/1803-1804) bu mezarlıkta medfûn bulunmaktadırlar.

TEMRAN KÖYÜ MİRLİVA MUHAMMED BEY CAMİİ VE MEZARLARININ MİMARİ VE SANATSAL ÖZELLİKLERİ

Mirliva Muhammed Bey Camii ve Haziresi, Temran Köyü’nün güneybatısında konumlanmaktadır. Cami, Adaklı/Bağlarpınarı Mahallesinde bulunmaktadır. Caminin doğusunda taş havuz, batısındaki ve kuzeyindeki bahçede ise tarihi mezarlar bulunmaktadır. Caminin yaklaşık 70 metre kuzeyinde Sait Yazıcı Evi konumlanmaktadır. Kuzeyde, cami bahçesinin girişinde iki gözlü tarihi bir çeşme bulunmaktadır. Çeşme Kiğı Beyi Ahmet Bey bin İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Kitabesi okunamayacak düzeyde aşınmış durumdadır. Köy sakinlerinin verdiği bilgiye göre özgün konumu Sait Yazıcı Evi’nin önü olan çeşme, köy sakinleri tarafından cami bahçesinin önüne taşınmıştır. Taşıma sırasında çeşme zarar görmüştür. Yastık taşı seviyesinin altına betonarme bir kaide inşa edilmiş; kemerler ise çeşmenin özgün malzemelerinden bu beton kaidenin üzerine bina edilmiştir.

Caminin bahçesine kuzeydeki bahçe kapısından girilmektedir. Bahçenin girişinde, duvar seviyesinin üzerinde başlayan ve kesme taş basamaklar ile çıkılan ve özgün olmayan bir köşk minaresi bulunmaktadır. Köşk minare 1950’li yıllarda Arapça ezan okumanın serbest bırakılması sonrasında cami imamı Fevzi Okçu tarafından yapılmıştır. Caminin kuzeybatı köşesine ise camiden bağımsız olarak 1988 yılında kesme taştan yeni bir minare daha inşa edilmiştir. Yine aynı köşede minarenin arkasında betonarme bir abdesthane ve imam evi inşa edilmiştir. Caminin kuzey doğu köşesine 1980’li yıllarda yapıyla bitişik tek katlı kâgir bir yapı inşa edilmiştir. Günümüzde yarı harap vaziyette olan bu yapı Muhtar Bekir Yazıcı’nın dedesi Celal Bey tarafından yaptırılmış; 1993-94 yıllarına kadar imam evi ve kuran kursu olarak kullanılmıştır.

CAMİNİN PLAN VE CEPHE ÖZELLİKLERİ

Mirliva Muhammed Bey Camii tek katlıdır. Harim bölümü ve son cemaat mahalli olmak üzere iki ana ibadet mekânından oluşmaktadır. Cami 13.10×17.88 m boyutlarında ve dikdörtgen planlıdır. Son cemaat yeri 3.67×11.33 m boyutlarında doğu-batı doğrultusunda uzanan yarı açık bir mekândır. Girişinde üç adet kemerli açıklık bulunur. Doğu ve batı kemerlerinin birer ucu beden duvarlarındaki kâgir ayaklara diğer uçları ise ortadaki iki adet dairesel formlu sütuna oturmaktadır. Ortadaki kemer caminin girişini tanımlamaktadır. Son cemaat revakının doğu ve batı bölümleri seki ile giriş kotundan yükseltilmiştir. Son cemaat revakından caminin harim bölümüne ulaşılmaktadır. Harimin kuzey beden duvarında kemerli bir nişin ortasına inşa edilmiş basık kemerli bir kapıdan geçilerek ana ibadet mekânına ulaşılmaktadır.

Caminin ana ibadet mekânı 11.38×12.58 m boyutlarındadır. Doğu-batı doğrultusunda inşa edilmiş ve kemerlerle üç sahna ayrılmıştır. Mihrap duvarına paralel inşa edilen kemerler, dairesel formlu ve yekpare sütunların üzerine oturmaktadır. Bu kemerlerin kuzey-güney doğrultusunda bir bağlantısı bulunmamaktadır. Harim bölümünde dördü yarım ve duvara gömülü olmak üzere toplam sekiz sütun bulunmaktadır. Köy muhtarından ortadaki dört tam sütunun tanımladığı merkezdeki alanın zemin kotunun çevresine göre yaklaşık 0.50 m kadar daha düşük olduğu bilgisi edinilmiştir. Ancak zemin ahşap ve halı kaplı olduğundan yerinde gözlem yapılamamıştır. Güney duvarında bezemeli bir mihrap nişi ve kuzeygüney doğrultusunda kâgir bir minber bulunmaktadır. Minberin dışı ahşap ile kaplanmıştır.

Caminin üzeri 1950’li yıllarda köy sakinleri ve köy imamı olarak görev yapan Feyzi Okçu tarafından kırma çatı ile kapatılmıştır. Onarım işi Muhtar Bekir Yazıcı’nın dedesi ve köydeki ustalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Mirliva Muhammed Bey Camii düzgün kesme taştan kâgir olarak inşa edilmiştir (Foto. 3, 4). Kuzey cephesinde iki, güney cephesinde iki, doğu cephesinde iki, batı cephesinde iki olmak üzere +0.65m kotunda toplam sekiz pencere bulunmaktadır. Güney cephesinde iki, doğu ve batı cephelerinde üçer tane olmak üzere +3.60m kotunda sekiz adet tepe penceresi bulunmaktadır.

YAPIM SİSTEMİ VE MALZEME

Düzgün kesme taştan kâgir olarak inşa edilen yapının beden duvarları 0.75m kalınlığındadır. Duvarlar çatı seviyesinde betonarme hatıl ile çevrilmiştir. Üst örtü beden duvarlarına ve sütunlara basan kemerlerle taşınmaktadır. Mihrap duvarına paralel kemerlerin açıklıkları yaklaşık 3.00-3.30m arasında değişmektedir. Duvarlarda, sütunlarda ve zeminde volkanik taş malzeme kullanılmıştır. Sütun gövde ve başlıklarının arasında kurşun gözlenmiştir. Zemin kaplaması olarak kullanılan taşlar kaba yonudur ve düzensiz döşenmiştir. Bağlayıcı olarak doğal harç kullanılmıştır. Harim zemini ahşap ve halı ile kaplanmıştır. Harim ve son cemaat mahalli çift yönde eğimli ahşap kırma çatı ile örtülüdür. Çatısı içte çıtalı ahşap, dışta ise galvanize saç ile kaplanmıştır.

MİMARİ ELEMANLAR VE BEZEMELER

Düzgün taş işçiliği ile inşa edilen cami, süsleme bakımından sade ve gösterişsizdir. Taş süslemeleri oyma ve kabartma teknikleriyle yapılmıştır. Taş işçiliği mihrap nişi, minber, giriş kapısı, kitabesi ve sütun başlıklarında yoğunlukla gözlenmektedir. Giriş nişini yivli bir profil ve içi geometrik motiflerle işlenmiş kenar bordürü çevrelemektedir. Mührü Süleyman, çarkıfelek motifleri bulunmaktadır. Yarım daire planlı mihrap nişi mukarnas kavsaralıdır. Geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiştir. Minber üzerinde hayat ağacı ve vazo içinde bitkisel motifler bulunmaktadır. Son cemaat revakındaki sütun başlıkları geometrik; iç mekândaki sütun başlıkları geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiştir.

TEMRAN TARİHİ MEZARLIĞI VE MEZARLARIN SANATSAL ÖZELLİKLERİ

Mirliva Muhammed Bey Camii’nin batısında bulunan tarihi mezarlıkta ve ön bahçesinde Kiğı Livası’nın beyi Muhammed Bey’in ailesine mensup olanlar medfun bulunmakta ve mezarların köyde ikamet eden Yazıcılar ailesine ait olduğu bilinmektedir (Tokuş, 2016). 1803-1804 yılından 2000’li yıllara kadar farklı tarihlerde yapılan mezarların bulunduğu alanda toplam 77 adet mezar tespit edilmiştir. Alana yayılmış mezar taşlarından mezar sayısının daha fazla olduğu ve bir kısmının kaybolduğu düşünülmektedir. Ayakta, harap veya kısmen kaybolmuş çocuk ve yetişkin mezarlarından yaklaşık 35 tanesinin sanduka tipi mezar olduğu düşünülmektedir.

Bu mezarların arasında Muhammed Bey’in oğlu Feyzullah Bey (öl.1228/1813), Ahmet Bey’in kızı Güllü Hanım (öl. 1230/1814-1815), Muhammed Bey’in kızı Esma (öl.1273/1856-1857) ve hanımı Pakize (Emine) Hanım (öl.1218/1803-1804) mezarları bulunmaktadır. Cami ön ve yan bahçesindeki mezarlardan 37 tanesi hasarlı ancak iyi durumdadır. Mezarların atmosfer koşullarına açık olması, definecilik ve köy sakinlerinin bilinçsiz müdahaleleri sonucu alandaki mezar taşlarının bir kısmı kaybolmuş, bir kısmı harap olmuş ve dağılmış durumdadır. Mezarların 12 tanesinde Arap alfabesi ve Osmanlı Türkçesi ile yazılmış kitabe bulunmaktadır. Mezar taşı ser levhalarında ve sanduka tipi mezarların yan yüzeylerinde şiirlere yer verilmiştir. Mezarların şahide ve ayakucu taşlarında çeşitli işaretler ve başlıklar bulunmaktadır. Sanduka tipi mezarların taşlarında stilize bitki motifleri, geometrik motifler, şiirler ve dualar da nakşedilmiştir . Çizgisel ve dairesel motifler, çarkıfelek ve mührü Süleyman6 başlıca geometrik motiflerdendir. Servi ağacı, gül, yaprak, vazo içerisinde çiçek ve ağaç, palmiye ağaçları, spiral yapraklar, bitki ve ağaç motifleri kullanılmıştır.

TEMRAN KÖYÜ TARİHİ CAMİİ VE MEZARLARIN MEVCUT DURUMU

Temran Mirliva Muhammed Bey Camii’nde tespit edilen başlıca koruma sorunları kullanıcıların niteliksiz ve hatalı müdahaleleri, yapısal hasarlar ve malzeme bozulmalarıdır. Hatalı onarımlar ve niteliksiz kullanıcı müdahaleleri caminin özgünlüğünü ve bütünlüğünü zedelemiştir. Çatısı 1950’li yıllarda köylüler tarafından onarılarak çift yönlü kırma çatı ile kapatılmış ve galvanize saç ile kaplanmıştır. İç mekânda duvarlar çimento esaslı sıva ile sıvanmıştır. Mihrap nişi ve minber yağlı boya ile boyanmıştır. Özgün kapısı ve doğramaları yok olmuştur. Bunun yerine çelik kapı ve ahşap doğramalı pencereler takılmıştır. İç mekân soba ile ısıtılmaktadır. Kemer üzerinde delik açılarak baca oluşturulmuştur. Son cemaat revakında da duvarlar beyaza boyanmıştır. Cami girişinde zemin beton doldurularak yan sahnlardaki seki seviyesine yükseltilmiştir. Caminin doğusuna eklenen kâgir yapı yarı harap haldedir. Caminin doğu cephesindeki tepe penceresini kapatmaktadır. Çatısından akan sular caminin cephelerine akmakta ve nem sorunu yaratmaktadır.

Caminin güney, doğu ve batı cephelerinde yapısal çatlaklar gözlenmiştir. Doğu ve batı cephesindeki çatlak, tepe pencerelerinin üst kotundan başlayarak +0.65m kotundaki pencerelerinin alt kotuna kadar uzanmaktadır. Güney cephesinde ise çatlaklar ise zeminden başlayarak alt ve üst pencerelere, oradan da çatı seviyesine ulaşmaktadır. Köy sakinlerinden yapısal çatlakların -muhtemelen- 1939 Erzincan ve 1966 Varto depremleri sonrasında oluştuğu bilgisi edinilmiştir. Cumhuriyet Arşivleri’ndeki belgelere göre Kiğı ve çevresinde 1930’lu yılların ortalarından itibaren çok sayıda sarsıntı olduğu bilinmektedir7. Mevcut çatlakların bu depremlerle ilişkili olması muhtemeldir. Karşılıklı ve sürekli düşey çatlaklar, güney ve güneydoğu yönünde oturma olduğunu düşündürmektedir. Çatlakların durağan mı yoksa hareketli mi olduğunu tespite yönelik bir izleme bu çalışma kapsamında yapılmamıştır. Ancak 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremi ve sonrasındaki sarsıntılar ile mevcut yapısal çatlakların ilerlediği, cami içindeki kemerlerde kılcal çatlaklar oluştuğu gözlenmiştir.

Doğu-batı doğrultusunda uzanan kemerlerin kuzeygüney doğrultusunda bir bağlantısının olmayışı bu yapısal çatlakların oluşmasında etkili olmuştur. Kahramanmaraş depremi öncesinde hasarsız olan kâgir minarenin ise külahı dağılmış ve taşları asılı vaziyette kalmıştır. Taş malzemelerde çatlak, parça kopması, oyuk/delik, yüzey erozyonu, derz boşalması ve yüzey kirlilikleri tespit edilmiştir. Tarihi mezarlığa cami ve minare arasındaki sonradan eklenmiş basamaklarla ulaşılmaktadır. Mezarlık alanı topografik olarak güneybatıya doğru azalan eğime (%5) sahiptir. Mezarlıkta badem ağaçları ve çalılar bulunmaktadır. Mezarlığın kuzeyinde bahçe duvarları, imam evi/şadırvan ve doğusundaki Mirliva Muhammed Bey Camii, güneydeki ahşap barakanın dışında alanı sınırlayıcı öğe bulunmamaktadır.

Giriş ve çıkışlar kontrolsüzdür ve büyükbaş hayvanlar mezarlık alanında gezmektedir. Mezarlığın kuzeyine inşa edilen betonarme yapı alanın dokusuyla uyumsuzdur. Yapının çatısından ve imam evinden mezarlara su akmaktadır. Mevcut mezarların bir kısmı kısmen ya da tamamen toprak altında kalmıştır. Tespit edilen mezarların neredeyse tamamı hasarlıdır. Mezar taşlarında çatlak ve kırık, parça kopması, oyuk, eleman kaybı ve mezarların tamamen dağılması/harap olması gibi fiziksel hasarlar tespit edilmiştir. Liken, yosun ve bitkilenme gibi biyolojik bozulmalar bütün mezar taşlarında gözlenmiştir. Likenler ve yosunlar zamanla kuruyarak mezar taşlarının yüzeyinden parça kopmasına, köklerinin mikro çukurlar oluşturmasına ve mezar taşlarında renk değişimine neden olmaktadır.

MİRLİVA MUHAMMED BEY CAMİİ VE MEZARLAR İÇİN RESTİTÜSYON ÖNERİLERİ

Cami ve haziresi ile ilgili arşivlerde ve yazılı kaynaklarda kayda değer bir bilgiye rastlanmamıştır. Caminin restitüsyonu için cami kitabesi ve mezarlar üzerindeki tarihler, köyün 1912 yılına ait bir fotoğrafı, caminin 1949 yılına ait bir fotoğrafı, cami ve köydeki mevcut diğer yapılarla ilgili gözlemler, köy sakinlerinden edinilen bilgiler restitüstitüsyon çalışmalarına kaynak olmuştur. Eldeki verilerle tarihsel bir değerlendirme yapılamasa da caminin üç dönemde değişime uğradığı değerlendirilmiştir. 1.dönem caminin ilk inşa edildiği yıllardan 1950’ye kadar olan tarih aralığıdır. Kitabesine göre caminin yapım tarihi 1804’tür. Bu dönemde Mirliva Muhammed Bey Camii, haziresi ve taş havuz inşa edilmiştir. 1912 yılına tarihlenen Temran Köyü’ne ait görsele göre köydeki yapılar kâgirdir ve düz damlıdır. Buna göre caminin üst örtüsünün de ilk yapıldığı dönemde kerpiç ve düz damlı olduğu tahmin edilmektedir. Kiğı ve Adaklı merkez yerleşimleri ile köylerinde yapılan gözlemlerde düz damlı kâgir yapıların varlığı da bu bilgiyi desteklemektedir. Yiğitbaş (1950), Kiğı adlı kitabında caminin bahçesinden caminin girişine doğru 1948 yılında çekilmiş bir fotoğrafını yayınlamıştır.

Bu fotoğrafta açıkça seçilememekle birlikte giriş cephesinde ahşap kirişlerin olduğu ve yapının düz dam ile örtülü olduğu anlaşılabilmektedir. Bu örtü tekniği Erzurum yöresinde çokça kullanılan bir tekniktir. Ayrıca yapının doğramalarını ve kapısını kaybettiği de görülmektedir (Foto. 7). Mevcut yapılardan edinilen bilgilere ve yöreye ait tarihi görsellerde kapı ve pencerelerin ahşap olduğu anlaşılmaktadır. Yöredeki geleneksel yapılarda genellikle dikdörtgen biçiminde, altı-sekiz gözlü kanatlı pencereler kullanılmıştır (Foto. 7, 8). Camide de pencerelerin boyutları dikkate alınarak geleneksel karaktere uygun doğramaların kullanıldığı tahmin edilmektedir. 2.dönem 1950 ile 1980 yılları arasıdır. Bahçe duvarının bazı bölümleri ve bahçe duvarının üzerinde yer alan köşk minare bu dönemde inşa edilmiştir. Düz dam 1950’li yıllardan sonra kaybolmuştur.

Yapının üzerindeki betonarme hatıl ve kırma çatı ise muhtemelen bu dönemde onarımlar sırasında yapıya eklenmiştir. Haziredeki mezarların restitüsyonu için harap durumdaki mezarların dağılmış kalıntıları restitüsyona veri sağlamıştır. Harap halde olup korunmuşluk durumu iyi olan üç mezarın restorasyona veri oluşturması amacıyla restitüsyonu hazırlanmıştır (Şek. 9). Mevcut mezar taşlarının ölçüleri alınarak çizimleri yapılmıştır. Kayıp olan ya da varlığı tespit edilemeyen mezar elemanları ise diğer benzer özellikler taşıyan mezarlar referanslar alınarak tamamlanmıştır. Ancak mezarlıkta restorasyon öncesi ayrıntılı araştırma kazıları yapıldıktan sonra bu önerilerin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. 3.dönem 1980 ile 2023 yılları arasıdır. Doğu cephesindeki kuran kursu olarak kullanılan kâgir yapı, caminin kuzey doğu köşesinde bulunan tek şerefeli kâgir minare ile betonarme imam evi/şadırvan da bu dönemde inşa edilmiştir. Cami ön bahçesine ve girişine dökülen beton zemin kaplaması, cami iç mekânındaki boya ve sıva, aydınlatma elemanları, vaaz kürsüsü, kadınlar için ayrılan bölüme korniş ve perde takılması gibi birçok niteliksiz müdahale de bu dönemde gerçekleştirilmiştir.

MİRLİVA MUHAMMED BEY CAMİİ VE HAZİRESİ İÇİN KORUMA ÖNERİLERİ

Cami ve haziresi için yapılan belgeleme çalışmaları, analitik rölövelerle yapılan hasar ve malzemelere ilişkin tespitler ile restitüsyon araştırmalarına dayanarak koruma ve restorasyon önerileri hazırlanmıştır. Restorasyon çalışmaları için beş ana müdahale kararı alınmıştır. Bunlar; a.Niteliksiz onarım ve eklerin kaldırılması: Cami, hazire ve yakın çevresi değerlendirilerek alanın özgünlüğüne ve mimari bütünlüğüne zarar veren niteliksiz onarımların ve eklerin kaldırılması önerilmektedir. Cami çevresindeki dolgu toprağın kaldırılması, çimento esaslı zemin ve duvar kaplama malzemelerin sökümü, özgün olmayan yapısal ve yapısal olmayan eklerin/elemanların kaldırılması, elektrik tesisatı ve aydınlatma elemanlarının kaldırılması bu kapsamda değerlendirilmiştir.

Cami ön bahçesi ve yan bahçesinin kopmuş olan ilişkisini yeniden kuracak şekilde güneybatı köşedeki basamakların ve duvarın kaldırılması önerilmektedir. Tarihi doku ile uyumsuz olan imam evi ve şadırvanın ekonomik ömrünü tamamlayana kadar tutulması; ekonomik ömrünü tamamladıktan sonra yıkılması tavsiye edilmektedir. Ayrıca caminin doğu cephesinde bulunan yarı harap kâgir binanın da caminin bütünlüğünü yeniden sağlamak adına kaldırılması önerilmektedir.

b.Kontrollü kazılar:

Cami çevresindeki dolgu toprak kontrollü kazılarla kaldırılmalıdır. Caminin etrafına çevre düzenlemesi kapsamında tretuvar yapılarak yapının toprak ve su ile ilişkisi kesilmelidir. Ön ve yan bahçedeki mezarlıkta kaybolmuş mezarlar ve mezar taşları ile ilgili kontrollü araştırma kazıları yapılmalıdır.

Kontrollü kazılarla çıkarılan mezar taşları belgelenmelidir. Kazılarla tespit edilecek mezarlar için Şek. 9’da ki restitüsyon örneğinde olduğu gibi restitüsyon projeleri hazırlanmalıdır. c.Temizlik:

Boya, biyolojik kolonizasyon, hayvan depozitleri ve buna bağlı çiçeklenmeler, metal elemanlarda korozyon ve yüzey kirliliklerini gidermek için mekanik ve kimyasal temizlik yapılmalıdır. Kirliliğin türüne ve uygulanacak temizlik yöntemlerine laboratuvar analizleri ve malzeme koruma uzmanının görüşleri doğrultusunda karar verilmelidir. d.Tamir/onarım: Strüktürel çatlakların gözlemlenmeli ve statik mühendisinin görüşü doğrultusunda yapısal sağlamlaştırma yöntemine karar verilmelidir. Camide ve mezarlarda çatlamış ve kırılmış malzemelerin sağlamlaştırılması önerilmektedir.

Camide ve mezarlarda sağlamlaştırılamayacak durumda olan özgün malzemelerin ise değiştirilmesi gerekmektedir. Değiştirilecek malzemelerin yerine özgün malzeme ile uyumlu malzemeler kullanılmalıdır. Köy ve çevresi yerel malzeme bakımından zengindir ve günümüzde de bu malzemeler kullanılmaktadır. Laboratuvar analizleri yapıldıktan sonra yerel malzemelerin kullanımı yeniden değerlendirilebilir. Boşalan derzler ve kılcal çatlaklar laboratuvar analizlerine göre hazırlanacak ve özgün malzeme ile uyumlu harç ile doldurulacaktır. Ayrıca 5cm’den derin olmayan kontur kaybı, oyuk, parça kopması olan taşlarda benzer şekilde plastik onarım yapılacaktır. 5 cm’den derin olan oyuk, parça kopması, erozyon gibi bozulmalar için değerlendirme yapılarak gerekliyse taş değişimi önerilmiştir.

Cami içerisinde özgün sıva araştırması yapılmalıdır. Özgün sıva tespit edilmesi durumunda sıvalar buna göre yenilenecektir. e.Ekler: Şadırvan ve imam evi ihtiyacını karşılayacak köyün geleneksel dokusu ile uyumlu bir yapı inşa edilmesi önerilmektedir. Caminin kaldırılan yapı elemanlarının (çatı, doğramalar vb.) yerine analojik araştırmalardan yararlanılarak çağdaş çözümler önerilmektedir. Isıtma ve aydınlatma sorunu caminin özgünlüğüne zarar vermeyecek biçimde gerçekleştirilmelidir. Tarihi cami ve haziresi ile taş havuzu da içine alacak çevre düzenlemesi yapılmalıdır. Restorasyon ve çevre düzenlemesi işinin Mirliva Muhammed Bey Camii, mezarlık, taş havuz ile birlikte Sait Yazıcı Evi, iki gözlü tarihi çeşme ve bunların ortasında kalan ve köy meydanı olarak tanımlanabilecek boşluğu da içine alacak şekilde planlanması önerilmektedir.

SONUÇ

Kiğı Liva Beyi Muhammed Bey tarafından inşa ettirilen cami, Mirliva Muhammed Bey Camii ve haziresi Bingöl’ün tarihine, kimliğine, mimarlık geleneğine ve sanatsal yönlerine dair ipuçlarını barındıran özgün ve ayakta olan birkaç anıtsal kültür varlığından biridir. Cami ve haziresi, komşuluğundaki Muhammed Bey’in yaptırdığı 2 katlı konut (Sait Yazıcı Evi), üç gözlü çeşme, taş havuz, çevredeki geleneksel konutlar ile Bingöl’ün geleneksel kır yerleşimlerinden biridir. Köydeki Surp Sarkis Kilisesi ile birlikte bir dönemin toplum ve inanç harmonisini yansıtmaktadır.

Mirliva Muhammed Bey Camii ve Haziresi için bu çalışma gerçekleştirilene kadar herhangi bir koruma projesi hazırlanmamıştır. Mülkiyeti köy tüzel kişiliğinde bulunan tarihi cami, günümüze kadar köylülerin çabalarıyla onarılarak kullanılmaya devam etmiştir. Bu çalışmada cami ve haziresi ayrıntılı bir şekilde belgelenmiş, malzemeleri ile yapısal ve yapısal olmayan hasarları tespit edilmiş, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanarak koruma önerileri geliştirilmiştir. Buna göre yapının yerel önemi, mevcut hasarlı durumu ve köy sakinlerinin talepleri de dikkate alınarak koruma ve onarım çalışmalarının başlaması gerekmektedir. Mirliva Muhammed Bey Camii, tarihi mezarlık, taş havuz, Sait Yazıcı Evi, iki gözlü tarihi çeşme ve bunların ortasında kalan ve köy meydanı olarak tanımlanabilecek alanın onarımı ve çevre düzenlemesiyle Bağlarpınarı (Temran) Köyü Bingöl’ün kültürel değerlerinin sunulması için etkili bir tarihi odak haline gelecektir.”

Ömer ŞANLI

rodi
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.