Bingöl İli ve İlçeleri Derneği (BİNYAD) 14 Mayıs cuma akşamı Bostancı havuz başında düzenlediği gecede, yok oluşunu ilan ederken; katılımda bulunan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Milletvekilleri Kazım Ataoğlu, Yusuf Coşkun, Vali İrfan Balkanlıoğlu, Belediye başkanı Serdar Atalay ve iş adamları da sessiz kalarak yok oluşuna onay vermiş oldular.
Sahiplenen olmadı
BİNYAD sahipsizlikten iki yıldır kapalı idi. Başkan Mücahit Tanılır’ın bütün iyi niyetine rağmen ayaklanamadı.
İyi niyetli olmak da yetmiyor.
Desinler için gece yapılmaz. Bakanı getirttim, Valiyi getirttim demek için hiç yapılmaz. İki senedir malzemesi DSİ deposunda çürümeye terk edilen derneğin gecesi, ne kadar şık yerde olursa olsun, kimseyi memnun etmedi.
Bugüne kadar yapılan gecelerin hiçbirinde bu kadar etiketli kişinin katıldığı bir gece, bu kadar tatsız geçmemişti.
Değerli büyüklerim geceye katılan çoğu işadamı olan 250 kişiden 10 kişiyi isimleriyle sahneye davet edip İl derneğinin sorumluluğunu üstlenmesini ve kendilerinin de hemşeri büyükleri olarak derneğin takipçisi olacaklarını açıklasaydılar; derneğin kurumsal bir hale gelmesi kaçınılmaz olurdu.
Belki bu sayede bu güzide derneğimiz ayakta kalmayı başarırdı.
Lüks bizi bozdu mu bilmem ama amaçsız gece;
BİNYAD’IN SONU OLDU.
******************************************
Kiğı kimsenin tapulu malı değildir
Kiğı ilçesinin tarihi ile övünen bizim Kiğılılar, ilçenin tarihine ve doğasına sahip çıkmıyorlar.
Kiğı ilçesi; son beş yıldır olumlu tek festival dışında bir gelişme sağlanmamış, hep olumsuz haberlerle gündeme gelmiştir.
Suçlu aramaya gerek yok.
Her Kiğılı kendini sorgulamalı.
1985’ten sonra bölgede yaşanan savaş ve terör, nitelikli kişileri batıya göç ettirdi. Bunların yüzde doksanı İstanbul’a yerleşti.
Bir anda kendisini ve geçmişini arayan bu halk dernekleşmeye yöneldi.
Her Kiğılıya düşen ilçesini ve köyünü en güzel şekilde temsil etmektir.
İstanbul’da kurulan derneklerin en büyük amaçlarından biri de budur.
Kiğı’ya bağlı ilçe ve köy dernek sayısı 25, Adaklı 21, Yayladere’de ise 18. Toplamda 62 dernek mevcuttur.
Eğitimlisi ile yetiştirmiş olduğu iş adamı bürokrat ve girişimcisiyle tarihiyle övündüğümüz Kiğı neden son yıllarda olumsuz haberlere konu oluyor peki?
Bu dernekler geriye döndüklerinde ilçe için ne yaptıklarını açıklayabilirler mi? Ve yaptıkları
hizmetlerin Kiğı’ya katkısını açıklayabilirler mi?
Siyasi seçimlerinde etkili oldular mı? Hayır.
Ekonomik katkı sağladılar mı? Hayır.
Kültürel katkı sundular mı kısmen? Hayır.
Var olan tarihi yapıları korumak için mevcut belediye ve kaymakamlıkla işbirliği içinde onarım yapılan tarihi bir yapı var mı? Hayır.
Kiğı tarihçesinde yer alan 45 kiliseden bir tane bile ayakta var mı? Hayır.
Tarihine sahip çıkmayan, bu halkın yöneticileri ne yapıyorlar?..
Kiğı bölgesindeki yapılan barajlara karşı bir örgütlenme sağlanıp da “devlet erkânınca” “yapmayın” denildi mi? Hayır.
O zaman dinamitlerle yerle bir edilmeye çalışılan tarihi Kiğı kalesi için neden bir sivil insiyatif oluşturulmuyor?
Neden tarihin göz göre göre dinamitlenmesi karşısında suskunluğu tercih ediyor Kiğı dernekleri?
Yoksa çekindikleri birileri mi var?
2007 de “Kiğı’nın kalesinin yanı sıra ahlakı da yıkılıyor” başlıklı haberimiz üzerine bazı sözde sivil toplum örgütleri, siyasi parti koltuk sevdalıları, oldukça sert tepki göstermişlerdi.
Kiğı ilçesinde işletilen meyhanelerde çalışan bayanların hesabından ayda kaç para banka aracılığıyla nereye gidiyor, bunu o koltuk sevdalıları bilmiyorlar mı?..
Bu zihniyetteki sözde belediye başkanı kalesini de, ahlakına da sahip çıkarmı?
Bütün bunlar olurken İstanbul’daki kıdemli dernek başkanları seyrettiler.
Kiğılı gençler işe el koydular!
Kısa süre önce kurulan Kiğı Gençlik Derneği üyeleri barajın yapımında kullanılmak üzere yıkılan kalenin taşları için imza kampanyası başlattılar.
İnternette gruplar oluşturdular.
Gençlik bu işte…
20 yıldır bilgisayarın klavyesine dokunmayı bilmeyen sözde dernek başkanları, ancak seyrediyorlar.
Bakın işte çoluk çocuk dediğiniz bu gençler, olayı ulusal basına da taşıdılar.
Onlar maillerle haberleşiyorlar.
Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde grup kurmuşlar.
Geçen hafta bir kahvaltı organize etmişlerdi.
Bunca zamandır derneklerin içindeyim bu kadar genç erkek ve bu kadar kadınla ilk defa karşılaştım.
Demek ki gençlik duyarlıymış.
Onların siyasi beklentileri yok.
Öküz altında buzağı da aramıyorlar.
Memleketlerine olan bağlılıklarını sergiliyorlar.
Siz sözde büyüklerine düşense, onlara yardım etmek bir yana, ayaklarına bağ olmamanız! Gölge etmeyin başka ihsan istemez, diyor bu gençler yaptıklarıyla.
Birileri yine dernek dernek gezerek kongrelerde divan başkanlığı yapmayı halka bir hizmet gibi gösterirken, derneğin birinde bir üye “efendim sizi tanıyor ve seviyorum ama bazı şeyler var, bizim kendi aramızda konuşmamız lazım,” demişti ama söz anlayana.
Gazeteci olarak beni de kongrelere davet ediyorlar, bilerek gecikmeli gidiyorum.
Hesap kitap meseleleri bitsin ben son şeklini alayım diyorum.
Çünkü ben orda olunca kendi içindeki sorunlarının üstünü kapatırlar.
Sağlığın için ve halkın sağlığı için ne olur şu kongrelerde divanı yönetme…
“Sana düşen” iki yılı geçmiş olan federasyonunu kongreye taşımaktır.
Bırakın insanlar kendi kendini yönetsin. İnsanlar yönetilmek değil yönetmek istiyor.
Kiğı festivali kimin tekelinde?
Geçen sene ilk defa yapılan Kiğı Seyit Kasım Doğa Kültür ve Bal Festivali, ilk kez yapılmasına karşın katılım gayet güzel olmuştu.
Bu sene daha iyi olması beklenirken İstanbul ayağını organize etmek üzere Kiğı Derneği ve Bingöl Dernekler Federasyonu üstlenmiş.
Görüntüye bakılırsa durum iç açıcı değil.
Kişilerin birbirileriyle olan sorunu kurumlara mal edilebilir mi?
Geçen sene de aynı şeyleri söyledim bu gün de yarın da aynı görüşüm devam ediyor.
Kiğı sadece Kiğı merkezden ibaret değildir.
Eski Kiğı kucağını açmış ancak davet eden yok.
Her Yayladereli, her Adaklılı ve her Yedisulu kendini Kiğılı olarak kabul ederken İstanbul’da yapılan, hiçbir festival toplantısına davet edilmiyorlar.
Ne geçen sene ve bu seneki toplantılara davet edilmiyorlar.
Sözde Bingöl Dernekler federasyonu var.
Bu federasyon Kiğı’yı mı Bingöl’ü mü temsil ediyor?
Herkes yerini bilmeli.
Federasyonlar organizasyonlara destek verirler.
Gölge olmazlar.
Aynı dönemde üç ilçede daha festival yaşanırken sadece Kiğı Festivalinde olmak doğru mudur? Doğru olmadığı için yaptığın üç toplantıya 5-6 dernekten başka katılan yok.
Bu hale bu şahıslar getirdi.
Biz bu topluma hizmet için varız.
Kimseyle şahsi kavgam yoktur.
Velev ki kavgalı da olsam o toplantıya gazeteci kimliğimle çağrılmam lazım değil mi?
Bu düşünce ve bu zihniyetin dernekçilik dönemi eskidi.
Derneklerin başına çöreklenmiş “yaşlılar” gençlere bıraksınlar artık koltuklarını.
Çünkü hem değişen dünyayı, ülkeyi, Bingöl’ü okumakta zorlanıyorlar hem de koltuk sevdasından geri durmuyorlar.
Kimse kusura bakmasın ama eski tip dernekçilik miadını doldurdu.
İş yapan, dinamizmi ile her yerde her olayda halkının yanında olan dernekçilere ihtiyaç var.
Bunu kabul edin ve gençlerin önünü kesmeyin.
Yeter artık.”