Ağıtın bir dili var mıdır?
Türkçesi, Kürtçesi, diğercesi?
“90’lı yıllarla kıyaslanamaz, o yıllarda ana dilde ağıt yakılamıyordu” demiş.
Kim demiş?
Bu ülkenin başbakanı.
Bu cümleden; “Yaşananlar aynı olabilir, ama hiç yoktan bu gün anadilde ağıt yakılabiliyor, daha ne istersiniz?” anlamını çıkarmak için okul okumak gerekmiyor.
Başa döneyim.
Ağıtların bir dili yoktur.
Ağıt ağıttır.
İlkokulda “ağıt nedir?” diye sorarlardı.
Yüksek not almak için kitapta yazılanların aynısını cevap diye yazardık.
Ağıtlardan iyi oy alındığını hayatın son çeyreğinde öğrendim.
Daha önceleri de herhangi bir dilde yakılan ağıtların sadece acıları bastırdığını, ancak sonucu değiştirmediğini…
Ağıtları en iyi kadınlar yakar.
Anne kadınlar, kız kardeş kadınlar, sevili kadınlar, kadın kadınlar…
Erkekler ağıt yakmaz.
Erkekler ağıt yaktırır.
Ana dilde ağıt yaktırmayı lütuf sayanların ülkesinde sincaplar ceviz çalmaktan, sıçanlar toprak kazmaktan, tilkiler tavuk boğmaktan vazgeçmez.
Siz de kimi ekranlara takıldığınızda, kendi doğrularına inanan insanla başkasının doğrularına inanan insanların arasında bir fark olduğunu görüyor olmalısınız.
Rast gelseydiniz, birinin yakın zamanda saf değiştiren bir birinci adamının, bir Tv’de HDP’lilerin Cizre’ye yürüyüşünü değerlendirirken taşı gediğine koymak için, “kayalıklar içinde nasıl tek başına kaldıklarını gösteren kareleri ekrana getirebilirseniz” diye çırpınışı işinizi kolaylaştırabilirdi.
Kayalıklar içinde tek başına kalan Kürt siyasetçileri…
Gözünüzün önüne getirin.
Bütün yollar devlet güçleri tarafından 90 km ileriden kesilmiş iken.
İnsanların bir şehirden bir diğer şehre geçişine izin verilmez iken.
İnsanların şehir dışına izin verilmemesi orada kalsın.
Aralarında Türkiye Cumhuriyeti Seçim Hükümeti’nin bakanları ve HDP milletvekillerinin bulunduğu grubun Cizre’ye girişi engelleniyor. Onlar da Cizre’ye ulaşmak için kendilerini kıra, yamaca vuruyor.
Ekrana yürüyüşten kareler yansıyor. İstenen kayalık görüntüleri bir türlü ekrana gelmeyince, birilerinin yakın zamanda saf değiştiren birinci adamı, görüntülerin üstüne yazı gibi sözler döşeniyor:
“Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerinin HDP’liler karşında nasıl durduklarını gördünüz mü? Nasıl vakur, nasıl asil durduklarını…”
HDP’liler de bizim gibi sıradan insanlardır oysa ki.
İlahi ve insanüstü güçleri olmayan bizim gibi sıradan insanlar…
Topu tüfeği olmayan, insandan dahi sayılmayan, sırtını başkalarına dayandığı söylenip suçlanan, onlarla aynı ortamla olunmalarından kaçılan bir avuç insan…
Yani, önlerinde vakur ve asil bir duruş sergilemeyi gerektirmeyecek kadar sıradan insanlar…
Ağıt yakmak; nerede, hangi dilden?
Vakur ve asil durmak; nerede, kime karşı?
Ağıtların ana dilde yakılmasına müsaade etmek ile bakan ve milletvekillerin önünde vakur ve asil durmak şişme bot gibi duruyor dillerde.
Alın size, bu bota binenlerin doğruları ile kendi doğrularınızı kıyaslama fırsatı.
Bu fırsatı kaçırmayın derim.
Ağıt yakmaya da, vakur diklenmeye de gerek duymadan…