“Afetlere karşı önlemler önceden alınmalı”
BİNDAG Derneği Başkanı Semiramis Karaarslan, Bingöl’de yaşanan sağanak yağış ve fırtına sonrası açıklama yaptı.
Afet olaylarına en fazla maruz kalan illerin başında Bingöl’ün geldiğini ifade eden Karaarslan, “Dün gece ilimizde meydana gelen şiddetli fırtına ve sağanak yağış sonrası il merkezi ve ilçelerimizde birçok binanın çatısı uçtu, evleri ve özellikle de su basması sağlıklı yapılmayan bodrum kattaki vatandaşlarımızın evleri sular altında kalmıştır. Başta deprem afeti olmak üzere doğa olaylarının Türkiye’de en çok etkili olan illerin başında ilimiz gelmesine rağmen, halen binalar çıkma şeklinde yapılıyor, fırtına olaylarının sürekli meydana gelmesine rağmen çatılarımız halen sağlıklı bir şekilde yapılmıyor, sel olayları meydana geliyor ama halen dere yataklarında evler, hanlar yapılıyor. Şu gerçeği bir türlü öğrenemedik ki “geçmişte yaşanılmış bir afet bir gün mutlaka tekrarlayacaktır”. Evet maalesef bu gerçeğe hem gözlerimizi kapattık hem de kulaklarımızı sağır olurcasına kapattık” dedi.
-81 ÖLÜMCÜL DEPREMİN 7’Sİ BİNGÖL’DE YAŞANDI-
Bingöl’deki konutların 3’te 1’inin afet konutu olduğunu belirten Karaarslan, şunları söyledi: “İlimiz Bingöl gerçekten bir afet bölgesidir şu an ilimizdeki afet konut sayısını biliyor muyuz? Yaklaşık 22 bine yakın afet konutumuz var, bu istatistiki verinin ne anlama geldiğini biliyor muyuz? Yani ilimiz merkez, ilçeler ve köyler dahil olmak üzere tüm yapıların yaklaşık 1/3’ü afet konutudur, 1900’den günümüze Türkiye’de toplam 81 ölümcül deprem meydana gelmiştir bunlardan 7 tanesinin sadece ilimizde olduğunu biliyor muyduk? Türkiye’de meydana gelen depremlerin yaklaşık yüzde 9’u ilimizde meydana gelmiştir. Dünya fay hatlarına hiç baktık mı; lütfen bakalım dünya ana akım fay hatlarının kesiştiği bölge ilimizin Karlıova ilçesidir. Alp-Himalaya ve Doğu Afrika fay hatlarının kesiştiği yerde yaşıyoruz, bunun ne anlama geldiğini halen idrak edemiyor muyuz? Tüm bu gerçeklere rağmen Bingöl’ün ovasında TOKİ İdaresi konut yapmış, bu şehrin yetkilileri neden tepki göstermediler bu duruma? Bingöl gibi bir deprem bölgesinde bataklık, sulak alanlara konut yapılmasına hangi akıl hangi mantıkla göz yumduk?
Ya afetlere karşı önlemlerimizi önceden alırız ya da biz daha çok afetlerden etkileneceğiz. Burada hem canlarımızı kaybediyor ve hem de malımız mülkümüz zarar görüyor, emeklerimiz heba oluyor, ekonomik kayıplar yaşıyoruz ve de ilimiz göç veriyor sürekli. Bu kangrenleşmiş sorunun çözümü ancak bizim gibi iller için yeni bir deprem kanunu meclisten çıkmalıdır. Bingöl ilinde yapılacak bir bina ile Konya ilinde yapılacak bir bina aynı olamaz, olmamalıdır da!
Bu tür afetlerde başı çeken kurumumuz AFAD İl Müdürlüğü olmasına rağmen kendilerine denetim yetkisi verilmemiştir ama her afet sonrası AFAD İl Müdürlüğü personelleri kollarını sıvayıp müdahale ve iyileştirme çalışmalarını büyük bir özveri ile yerine getirmeye çalışmaktadırlar ve şimdi de gece meydana gelen felaket nedeniyle vatandaşların yardımına koşmaktadırlar. Güçlü ve kalabalık ve aynı zamanda konutların her alanında yetki sahibi olması gereken AFAD gerek ilimizin yoğun afetlerden etkilenmesi olsun gerek kurum nüfusunun çok az olması olsun kurumsal işlerin üst üste bindiğine şahit oluyoruz. Ben bu kurumu ve adeta arı gibi çalışan personellerini bir Afet Derneği başkanı olarak canı gönülden kutluyorum, keşke insan kaynağı kapasitesinin arttırılması ve tüm konut yapımlarında AFAD teknik personellerinin de denetleme yetkisi olsa. İnanıyorum ki AFAD en sağlıklı şekilde konutları denetler çünkü olası afetlerden dolayı tüm olaylara müdahale ve iyileştirme çalışmalarını yapacak olan kurum yine AFAD’dır. Bu nedenle onların kanunlara, yönetmeliklere uygun olmayan binalara geçit vermeyeceklerine inanıyorum.
Yaşanılan sel ve fırtına felaketinden dolayı tüm halkımıza ve ilgili kurumlarımıza BİNDAG (Bingöl Doğal Afet Gönüllüleri) Derneğimiz adına geçmiş olsun diyor ve açıklamamı Babil Kralı Hammurabi tarafından M.Ö. 1728-1686 yıllarında yazılan kanunundan (Hammurabi Kanunları) deprem ve binalarla ilgili maddelerini yazarak bitirmek istiyorum;
229.madde: Bir inşaatçı herhangi bir kişi bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse, inşaatı yapan öldürülür.
230. madde: Eğer bina, ev sahibinin oğlunu öldürürse, inşaatı yapanın da oğlu öldürülür.
231. madde: Yıkılan bina, sahibinin kölesini öldürürse, inşaatçı, evin sahibine köle için ödeme yapar.
232. madde: Binanın bir kısmı harap olursa, harap olan kısmın tümünü inşaatçı tazmin eder ve yıkılan binayı düzgün bir şekilde tekrar inşa eder.
233. madde: Bir kişi, başkası için bina yapıyorsa, bina henüz tamamlanmamış olsa bile, duvarı yıkılmışsa, inşaatı yapan kişi, kendi imkânlarıyla duvarı daha sağlam hale getirir.
Elbette buradaki ölüm ifadelerini çıkaracağız. Ama bu konuların affedilmeyen cezai müeyyidesi olmalı. Bundan 4 bin yıl önce bizim yaşadıklarımızı Babil ülkesi de yaşamış ve bu sorunun çözümü için Kral Hamurabi’nin aldığı önlemler sizce de anlamlı değil mi?
En derin saygılarımla…”