Sivanlılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kültür Derneği (Sivan-Der), 25 Haziran 2021 cuma gününden itibaren Genç ilçesi Güzeldere ve Dedebağ köylerinde meydana gelen orman yangınıyla ilgili açıklama yaptı.
Sivan-Der’den yapılan açıklamada, Bingöl’ün meşe ormanlarının en fazla olduğu illerin başında geldiği hatırlatıldı.
Noktasına virgülüne dokunmadan açıklamanın tamamını yayınlıyoruz.
“25/06/2021 Cuma gününden itibaren Genç ilçesi Güzeldere ve Dedebağ köylerinde meydana gelen orman yangını ile ilgili basın ve kamuoyunu bilgilendirmek üzere bu açıklamayı yapıyoruz.
Bingöl meşe ormanlarının en fazla olduğu illerimizin başında gelir. Meşe ağacı birçok canlıya yuva olurken aynı zamanda kültürümüzde de kutsal olarak bilinir. Bizim doğduğumuz topraklarda ateşe su dökülmez. Suyun canı acır bu yüzden toprağa gömülür. Biz ağaçları da kutsal biliriz, taşı toprağı da. Nerede bir ağaç yansa içimiz parçalanır. Yaş ağacı kesmeyiz; canı vardır acır diye. Dört gündür ormanlarımız yanıyor; meşelerimiz yanıyor. Unutulmamalıdır ki; bu dünya insanın istediği gibi davrandığı, dilediğini yaptığı bir dünya değildir, olmamalıdır da. Çünkü bu bencilliğin cezasını en pahalı şekilde ödeyecek olan yine insan olacaktır.
Güzeldere ve Dedebağ’da dört gündür yanan ormanla beraber nice canlı yanıyor. Ağaçlarımız yanarken onların üzerindeki börtü böcek, gölgesinde boy veren çiçek, mantar, sincap, tavşan, tilki, sakız yaptığımız kenger ve sayısız mikro organizma yanıyor!. Ve biz insanlar; dört gündür süren bu yangını söndüremeyerek umutlarımızı ve geleceğimizi yakıyoruz.
Bingöl’de yanan meşe ormanları sadece Bingöl’ü değil, Türkiye’yi, biricik evimiz olan dünyayı ilgilendirmektedir. Bu ateş sadece meşe ağaçları yanınca bitmeyecek; biz de yanacağız. Şunun önemini bir türlü anlayamadık: ‘’Doğa var olmak için insana ihtiyaç duymaz ama insan var olmak için bir doğada olmak zorundadır.’’
Dünyada insan dışında yaşadığı evi ateşe veren başka bir canlı var mıdır acaba?!
Dünya alarm veriyor. Her gün dünyanın dört bir yanından çevre ile ilgili bu kadar olumsuz haberler duyarken Güzeldere ve Dedebağ köylerinde meydana gelen yangına müdahalede görülen yavaşlık ve rahatlık umutlarımızı da yok ediyor.
Yaşamak, hayatta kalmak için vazgeçilmezimiz olan ormanlar yanıyor- yakılıyor ama bir türlü yeterli önlemler alınmıyor.
Soruyoruz;
Son dört yıldan bu yana her yaz aylarında aynı bölge yanar mı?
Kamuoyunda; ‘’Bölgemizde yaşanan orman yangınları doğal, tabiî bir olay gibi değerlendirilip geçiştirilmektedir. Oysaki doğal bir şekilde yanmadığı, insan eli ile yakıldığı ve bazen de güvenlik nedeni ile yakıldığı söylenmektedir.’’ şeklinde bir düşünce oluşmuştur.
Bunun için aşağıdaki soruların yetkililerce cevaplanması gerekmektedir.
1-Her yıl bu bölgede güvenlik sorunu bahane edilerek ormanlar yakılıyor. Bu doğru mudur? geçmişte de güvenlik nedeni ile bu ormanlar yakıldı bununla alakalı bir soruşturma var mı. Görev ihmali konusunda her hangi bir kurum ve kişi hakkında yapılmış bir soruşturma var mıdır. Bölge özel güvenlik alanı olduğu için sürekli termal kameralar ile izlenmektedir. Kameralarda tespit edilen herhangi bir sabotaj ve ihmal söz konusu mudur?
2- Her yıl aynı bölgede yangın çıkmasının nedeni nedir? Bu bir tesadüf müdür? Bingöl Orman Müdürlüğü ve Genç Orman Şefliği bu konu ile ilgili ne yapmış, ne gibi tedbirler almış ve ne düşünmektedir? Bu bölge yangın çıkma riski yüksek bir yer ise neden orman işletme şefliği gerekli tedbirleri almamıştır veya almamaktadır?
3-Kamuoyu yetkililerin yanan ormanı izlemekten başka nasıl bir müdahalede bulunduğuna dair izahat beklemektedir.
4- 8 saatte dünyanın diğer ucuna gidilirken yetkililerin Maraş’tan Bingöl’e 44 saatte ancak Helikopter getirebildiği söyleniyor. Maraş mı uzak, helikopter mi yavaş, yetkililer mi aciz? Bu durum nasıl izah edilmektedir?
5- Her yıl belli dönemlerde seremonilerle, cafcaflı törenlerle, renkli ibriklerle ağaç dikme etkinliği yapılırken öncelikle var olanın korunması gerekmez mi? Var olanın elimizden akıp gitmesine karşı beklemekten başka ne yapıldı?
6- Güzeldere’de çıkan yangın Cuma günü sabah başladı. Orman Müdürlüğü’nün ilk günden müdahale etmesi gerekmez miydi?
Müdahale cumartesi günü yangın her tarafa yayıldıktan ve kontrolden çıktıktan sonra başladı, cumartesi günü öğleden sonra helikopter istendi.
Marmaris’te meydana gelen yangına 15 dk içersinde 8 helikopter, 28 arazöz ile müdahale eden devlet, Servi’deki yangına neden 1 gün sonra müdahale etti.
Siyasi makamların konuya dair ilgisiz ve vurdumduymaz tavırlarının sebebi nedir? Burada bir ilgisizlik mi, acizlik mi yoksa beceriksizlik mi söz konusudur?
7- Özel istekler için canhıraş bir şekilde çabalayan siyasiler hepimizi ilgilendiren bu meselede nasıl bir çaba sarf etmişlerdir? Aynı yangın bu boyutta, bu sürede Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde olsa kamuoyu, hükümet ve yerel makamlar yine böyle mi davranırdı?
8- Bölgenin maden itibari ile zengin olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla akıllara şöyle bir soru gelmektedir;
Burada bir rant ve paylaşım mı söz konusudur?
Değerli Basın mensupları,
açıklama yapılırken dahi ormanlarımız yanmaya devam etmektedir.
Türkiye’de yaşanan olaylar etrafında düşündükçe akla gelenlerin bir süre sonra başımıza geldiği görülmektedir.
Nitekim yanan-yakılan ormanlarımızın yerlerinde bir zaman sonra otellerin yükselmesi tesadüf müdür? Ya çıkan-çıkarılan yangınların deniz manzaralı olması?
Ya da madencilerin o bölgelere çullanması tesadüf mü?
Kamuoyunda şöyle bir düşünce oluşmuştur:
‘’Rant düzeninde ülkenin kaynakları bir bir talan edilmektedir. Endüstriyel tarım, turizm, maden sektörlerinin açgözlülüğü ve bencilliği sayesinde neresi işe yarayacaksa, orada fail-i meçhul yangınlar çıkarılarak orman vasfını yitirmesi sağlanmaktadır. Bu sektörler nereyi işaret ederse, ertesi gün o ormanlar bir yangına kurban verilmekte; yaşam ve doğa yok edilmektedir.
Bu açıklamanın hiçbir kelimesi şahsi menfaat, lütuf, yardım ya da siyasi gönderme içerikli olarak kaleme alınmamıştır. Bu duyuru tıpkı ormanları gibi ciğerleri yanan insanların bu yangında anlamadığı noktaların aydınlatılmasını istemek, şüphelerini gidermek, herhangi bir rant, tedbirsizlik ve ihmali dikkatli bir şekilde takip ettiklerini bildirmek için yazılmıştır.
Kazanınca kaybedeceğimiz gün gelmeden ekosistemi ve doğal denge bozulmasın istiyoruz.
Sivan-der olarak sürecin yakından takipçisi olacağız. Dernek olarak Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunacağımızı tüm kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.
SİVAN Yönetim Kurulu