Herkesin isteyip de, kimselerin başaramadığı bir düzenin adıdır barış.
Bir ağaçtır bazen.
Kımıldayan bir dal, kokan bir yaprak
Bazen de mavi bir gökyüzüdür
Bakıp da görürseniz.
Görmek ise pek kolay değildir.
***
Hangi Tv kanalını açsanız, bir hükümet temsilcisi.
Kanalın bir köşesinde “Canlı” yayın ibaresi.
Kürsüde tanıdık bir yüz.
Çok laf.
“Utanmazlar…”
“Haddini bilsinler…”
“Süreç…”
“Barış süreci kararlılıkla….”
“Demokrasi….”
***
Bu memlekette nefes almayı da karneye bağlayacaklar sonunda.
Şeker gibi, tuz gibi, yağ gibi.
***
Aynı cümlede “utanmazlar, haddini bilsinler ve demokrasi” sözleri geçen ve alkışlanan bir ülkede barış çok zor beden bulur.
Ya da…
Bir köşesinde yazı yazdığım gazete, “Bir Hüdepar’lı daha öldü” diye yazmak yerine, “Bir genç daha öldü” diye yazdığı gün;
Diğer gazeteler, diğer insanlar, “Üç PKK’lı öldürüldü” diye yazmak veya söylemek yerine, “üç genç öldürüldü” diye yazdığı gün;
Diğer gazeteler, diğer insanlar, “Üç asker öldürüldü” diye yazmak veya söylemek yerine, “üç genç öldürüldü” diye yazdığı gün…
Yazdığı, yazabildiği; söylediği, söyleyebildiği gün bu memlekete barış çok kolay gelir.
Mevsime bakmaz; Kasım ayıdır, kardır, kıştır demez gümbür gümbür gelir.
Başka şekilde gelmez.