DOLAR
34,5252
EURO
36,4191
ALTIN
2.963,85
BIST
9.136,84
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Abdulbaki ERDOĞMUŞ

Abdulbaki Erdoğmuş, 1 Ocak 1958 yılında Genç doğumludur. İlkokulu Genç’te İmam Hatip okulunu da Diyarbakır da bitirdi. Erzurum Yüksek İslam Enstitüsü (İlahiyat Fakültesi) mezunu olup Medrese Eğitimini de Diyarbakır da tamamladı. İmam Hatip ve Müftülük görevlerinden sonra 1999 seçimlerinde ANAVATAN Partisinden 21. Dönem Diyarbakır milletvekili olarak seçildi. Aktif siyasetten sonra Sivil Siyaset çalışmalarına devam eden Erdoğmuş, Sivil Siyaset Platformu ve Sivil Siyaset Girişimi Sözcülüğü yaptı. Şimdi ise Sivil Siyaset Hareketi Koordinatörlüğünü yapmaktadır. Yayınlanmış 3 kitabı vardır.

Yüz yıllık demokrasi iddiası çöküyor mu?

Türkiye’nin yüz yıllık Cumhuriyet serüveni demokrasi ile taçlandırılmadan tamamlanmak üzeredir. Artık demokrasi iddiasından vazgeçmek gibi bir tehlike ile de karşı karşıyadır. 

15 Temmuz olaylarıyla birlikte sistem değişikliğine giden Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi modeli ile demokrasilerde örneği olmayan “tek adam” yönetimine geçmiştir. 

Bilindiği üzere Türkiye’yi; bölgesinde ve uluslararası toplum nezdinde saygın kılan 1946 ruhu, demokrasi-hukuk devleti-yurtta sulh cihanda sulh ve muasır medeniyet seviyesi iddiası olmuştur.

binguven-bal2

Türkiye’yi, Ortadoğu ve Müslüman ülkelerden farklı ve saygın kılan da bu iddiası olmuştur.

1946 ile başlayan demokratikleşme süreci; askeri müdahalelerle defalarca kesintiye uğramasına rağmen, demokrasi iddiasına kaldığı yerden siyaset marifetiyle devam etmeyi hep başarmıştır.

Ancak AK Parti iktidarında adım adım şekillendirilen otoriter siyasetle 1946 ruhu ve bu geleneğin siyaset anlayışı tasfiye edilerek demokrasi geleneğine de son verilmiştir.

Söz konusu yeni durumu fark etmemiz ancak yıllar sonra mümkün olmuştur.

Daha vahim olanı AK Parti, geliştirdiği yeni siyasete diğer partileri de mahkûm etmeyi başarmıştır.

Böylece demokratik siyaset, “demokrasinin unsurları” olarak tanımlanan partiler tarafından kolayca terk edildi.

Anti-demokratik yapılanmanın bu kadar kolay kabullenmesinin önemli bir nedeni olarak 1946 ruhunun yok olmasını görüyorum.

Çünkü bir demokratik geleneğe bağlı olmayan ve demokrasi ruhu ile hayat bulmayan partilerin baskılara, otoriterliğe direnmesi hiç de kolay değildir.

Partiler konusunda karşılaştığımız mevcut tablo bu durumu açıkça göstermektedir. 

Partilerin, kongrelerin ve seçimlerin olması demokrasinin varlığı anlamına gelmez.

Mevcut sistemde partilere, artık “demokrasinin unsurları” olarak değil, seçim araçları olarak ihtiyaç duyulmaktadır.

Demokrasi geleneği olan herhangi bir partinin bu duruma rıza göstermesi mümkün olabilir mi?

Demokrasiyi içselleştirmemiş partilerin ve parti yöneticilerinin demokrasi iddiası gerçekçi ve inandırıcı olamaz.

Demokrasiyi içselleştirmiş, demokrasi ilkelerine ve teamüllerine uygun hareket eden bir tek demokrat genel başkan gösterilebilir mi?

“Tencere dibin kara, seninki benden kara” misali birini diğerinden “demokrasi” bağlamında ayırmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

Bu tablonun asıl mimarı kuşkusuz AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır. Ancak bu tablonun oluşmasına direnememenin ve otoriter siyasetin partilere hâkim olmasını önleyememenin nedeni olarak da demokrasi geleneğinin ve 1946 ruhunun yok edilmesine bağlıyorum.

1946 ruhunu doğrudan temsil eden bir siyasi geleneğin veya bir partinin olmaması çok önemli bir eksikliktir.

Ancak demokrasi geleneğine sahip çıkılmaması bir eksiklik değil, planlanmış ve programlanmış bir mühendislik projesi olduğu kuvvetle muhtemeldir.

Böyle bir ihtimal dikkate alındığında aydınların, mütefekkirlerin, demokrat siyasetçilerin ve demokratik siyasetin neden tasfiye edildiği daha da kolay anlaşılacaktır.

Bundan daha tahripkâr olan; demokrasiye ve demokratik siyasete karşı duvar örenlerin “demokrasi” iddiasıyla siyaset yapmış olmalarıdır.

Bir devletin cumhuriyet rejimine dayalı olması demokratik olduğunu göstermez.

Demokratikleşememiş, eşit yurttaşlıkla, temel hak ve özgürlüklerle, hukukun üstünlüğü ve adaletle taçlandırılmamış cumhuriyetler otoriter, totaliter ve diktatöryel kalmaya mahkumdurlar.

Demokratik siyaset olmadıkça siyasi partilerin varlığı da bu gerçeği değiştiremez.

Demokratik siyasetin asgari amacı; hak-hukuk-adalet-eşitlik-demokrasi-barış tesis ederek özgürleşmenin yolunu açmak ve yaşam standartlarını yükseltmektir.

Medenileşmenin ve medeni dünya ile beraber olmayı başarmanın yolu da bu ilkeleri içselleştirmek, bir yaşam tarzı olarak benimsemek ve bir sistem olarak uygulamaktır.

Demokrasi iddiası olan partiler de bu amaca hizmet etmek için vardır. Bu nedenle “demokrasinin unsurları” olarak tanımlanmışlardır.

Bunun için de ülkemizin yeni bir siyasete, yeni bir siyaset anlayışına, gerçekten de “demokrasinin unsurları” sayılacak yeni partilere, demokrasi ve hukuku içselleştirmiş, farklı olanın, hatta ötekinin hakkını ve özgürlüğünü kendi hak ve özgürlüğü bilen siyaset insanlarına ihtiyacı vardır. 

Altını çizerek belirtmeliyim ki bilgi ve ahlak yoksunu bir siyasi anlayışın ve anti-demokratik bir siyasetin demokrasi ve hukuk devleti inşa etmesi asla mümkün değildir.

İsraf edecek zamanımız kalmadı.

Sadece iktidarı değiştirmek için değil, demokrasiyi ve demokratik siyaseti bilgili ve ahlaklı siyasetçilerle inşa etmek için demokraside ittifak etmeyi başarmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları
binguven-bal2
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.