DOLAR
32,4256
EURO
34,4563
ALTIN
2.486,52
BIST
9.679,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
21°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

Köyünde kalsaydı, Çoban Olacaktı, İngiltere’ye gitti Büyük Bir İşadamı Oldu

Köyünde kalsaydı, Çoban Olacaktı, İngiltere’ye gitti Büyük Bir İşadamı Oldu

Köyünde kalsaydı, Çoban Olacaktı, İngiltere’ye gitti Büyük Bir İşadamı Oldu
22.03.2021 19:42
554
A+
A-

Köyünde kalsaydı, Çoban Olacaktı, İngiltere’ye gitti Büyük Bir İşadamı Oldu

İngilizlere 40 yıldır balık patates fish and chips yediren Bingöllü Ağırbaş’ın hikâyesi, köyde yaşayan gençlere, hayali ve hedefi olan insanlara örnek olacak nitelikte.

 Kraliyet İngilizcesi konuşuyor

İngilizlere 40 yıldır balık patates fish and chips yediren Bingöllü Ağırbaş’ın hikayesi, Çoban olacaktı, Kraliyet İngilizcesi konuşuyor. Anadolu uygarlığında doğup, batı uygarlığında gelişerek ingiliz mutfağını yaşatmak üzere gerçek bir girişimcilik öyküsü

binguven-bal2

Köyün ileri gelenleri tarafından ortaokula yazdırıldı ancak o yıllarda İstanbul’da gece kulübünde çalışan babası, ‘‘Sen çobanlığa devam edeceksin. Dedemin ocağında duman tüttüreceksin…’’diyerek ders kitaplarını ateşe attı. Bu, Türkiye’nin Bingöl ilinin Yayladere ilçesinde 1948 yılında doğup,19 yaşında İstanbul’a gelerek, burada çalışmasını bir mola olarak değerlendirip, soluğu Londra’da alan ve bugün Kraliyet İngilizcesi konuşan çoban Zülfü Ağırbaş’ın hikayesidir. Ailesinin yaşama dair bakışı ile ilgili olarak ancak ilkokulu bitirebilen Ağırbaş’ın girişimcilik ruhu doğduğu topraklarda başladı. Yayladere’de çobanlık ve çiftçilik yaptığı yıllarda gözünü göklere diken Ağırbaş, muhteşem kavak ağaçlarına tırmanarak hedefini, hep ilerlemek ve uzaklara gitmek olarak belirledi. Köyün ileri gelenleri tarafından ortaokula yazdırıldı ancak o yıllarda İstanbul’da gece kulübünde çalışan babası, ‘‘Sen çobanlığa devam edeceksin. Dedemin ocağında duman tüttüreceksin…’’ diyerek ders kitaplarını ateşe attı. 

Köyüne binlerce ağaç dikti

1965 yılında askere gitmeden ilçesine 17 bin kavak ve söğüt ağacını dikerek farklı bir potansiyelinin sinyalini veren Ağırbaş, 1968 sonrası askerlik görevi dönüşü ve 70’li yıllarda tesadüfen tanıştığı o zamanın dillere destan televizyon sunucu Erkan Yolaç aracılığıyla Yeşilçam’ın (Türk Sineması)  afişlerinin basıldığı ve o zamanların en büyük matbaası olan Mimeray Ofset’e çırak olarak işe girdi. 

Azimli ve çalışkan kişiliği ile bir yıl sonra matbaanın baş makinisti ve operatörü olmayı başaran Ağırbaş, dönemin en ünlü filmlerinin afişlerini basıyor ve Yeşilçam artistleri ile iletişim içinde oldu. İlkokul mezunu için oldukça iyi bir kazanç ile yaşamını sürdüren Ağırbaş, kavak ağaçlarının en tepesine tırmanmayı hedefleyen bir insan olarak hep ileriye gitmek istedi. 

Atatürk ve Sakıp Sabancı’yı örnek aldı

Bugün 72 yaşında olan Ağırbaş, ‘‘Hayatımda iki kişiyi kendime örnek aldım. Biri Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk diğeri ise Türkiye’nin saygın işadamlarından rahmetli Sakıp Sabancı. Her ikisine de Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemiz için çok çalıştışlar.’’ diye konuştu.

“Londra Aşkım ve Hayatım’’

İstanbul’a sığmayan Ağırbaş, yeni hedefini İngiltere’ye gitmek olarak belirliyor. Özellikle medeniyetin, edebiyatın; demokrasi ve ekonominin kalbinin attığı Londra sevdası böyle başlıyor. Kendi deyimi ile “Londra Aşkım ve Hayatım” diyor. 

1973 yılında bir yakınının yardımı ile Londra’ya ayak basıyor. İlk çalıştığı yer gıda sektörü ve tabii ki o dönemin burger zinciri Wimpy ve kebapçılık oluyor. İşin mutfağında bulaşıkçılık ile başlayıp patronluğa kadar gidecek olan hikaye burada başlıyor. 

Ağırbaş, burada var olmanın ilk şartının iyi derecede dil bilmek olduğunu düşünüyor zira bir kelime dahi İngilizce bilmemektedir. 

‘‘5 yıldızlı bir otel de bulaşıkçı olarak çalışıyordum. Burada Türkçe konuşan kimse yoktu. Sadece İngilizce konuşuluyordu. İngilizce’yi öğrenmeyi çok istiyordum. Kraliçe’nin konuştuğu İngilizce çok hoşuma gidiyordu. İngilizce’yi öğrenirsem hedeflerime ulaşabileceğimi biliyordum. Her gün sabahın 5’ine kadar İngilizce çalışıyordum’’ diyen Ağırbaş, kendi çabası ile İngilizceyi öğrenip vizyon olarak koyduğu işleri başarmaya başlıyor.

Kısa bir süre sonra hep hayalini kurduğu bir marka yaratmak sevdası ile 1975 yılında Londra’da “Kebap King” markasını yaratıp bunun zincirlerini oluşturuyor. O, artık mutludur ve bu süre içinde Türkiye’de olan aile fertlerinin de Londra’ya gelmesini sağlıyor.

Domuz Gribi iflas getirdi

1991 yılına kadar her şey yolunda gidiyordu…1989’da başlayıp 1991’e yılına kadar süren domuz gribine kadar…Binlerce işvereni olumsuz yönde etkileyen Domuz Gribi, Ağırbaş’ı da iflasa sürükledi. Tüm servetini kaybeden ve iflas eden Ağırbaş, artık ailesini geçindirmek için birçok iş yanında taksi şoförlüğü de yapmıştır. Bu nedenle Londra’yı avucunun içi gibi bilmektedir. 

Doneagles ZA’yı markasını yarattı

Sonraki süreçte Türk mutfağından vazgeçip İngiliz mutfağına gözünü diken Ağırbaş, Doneagles ZA markası da bu süreçte doğmuştur. 

Bugün 73 yaşında olan ve yine hedefleri bitmeyen bu uslanmaz kendi ifadesi ile “Hırçın ve Deli Duman” girişimcinin ve vizyonerin aklı fikri İngiliz mutfağının  neredeyse unutulmak üzere olan  geleneksel fish and chip sektörünü canlandırmayı kendine hedef olarak koymuş. 

Kraliçe’den Winston Churchill ve William Shakespeare

Ağırbaş, proje aşamasında olan zincir şubelerde sembolik ulusal ikonları kullanmayı planlıyor. Her şubede 5 bayrak dalgalanacak. Belirgin bir şekilde tasarlanmış, Kraliçe II. Elizabeth, Winston Churchill, William Shakespeare, VIII. Henry’nin dev portreleri ve her şubenin girişinde, Charlie Chaplin’in imajı olan şapkasını, sopalarını taklit edecek. Parlak ayakkabılar ile müşterileri restoranın içine yönlendirecek görevli kişiler olacak.Görevli personel ise İngiliz Deniz Kuvvetleri Üniformalarını sembolize edecek şekilde giydirilecek. 

Her şubede iki saatte bir büyülü eğlence türü olarak yapılacak. Hem yerli hem de  dünyanın dört bir yanından gelen turistlere heyecan veren onları bu şubelere çekecek olan tipik bir İngiliz silahlı kuvvetleri “selam” töreni gerçekleştirilecek. Böylece İngiltere’ye gelen her turistin ilk uğrak mekanı  balık ekmek şubeleri olacak.

KÖYÜNE AŞKI HİÇ BİTMEDİ

Doğup büyüdüğü Yayladere merkezinde Kilise Caddesi üzerindeki yolu yaptıran Ağırbaş, yaz aylarında zaman zaman gelerek çevre düzenlemesi yaparak güzelleştirmesine katkıda bulundu.

 Fish&Chip’in tarihi

Tarihçiler ilk ‘fish and chips’ dükkanının Londra’da açıldığını söylüyor. Bu yemeğin tüm halkın yemek kültürüne girmesini sağlayan ise kentin işçi sınıfı olmuştur. Bugün hala ayakta olan en eski ‘fish and chips’ dükkânı da Londra’dadır: Kentin en ünlü turistik merkezlerinden biri olan Covent Garden’daki Rock and Sole Plaice 1871’den beri çalışıyor.

Avrupa Gazete

rodi
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.