Halk adamı Yusuf’lar
Nerdeyse her hafta sonu Bingöl’e gidiyor. Bir gün Genç’te görülürken, öbür gün Sancak’da ortaya çıkıyor. Gazeteciler tam onu Tavz bölgesinde yakaladık derken, birdenbire Solhan karayolunu incelediği haberleri geliyor.
Kim mi bu Yusuf, milletvekili Yusuf Coşkun’un ta kendisinden bahsediyorum. Kuzey ilçelerine de sık sık gitse; Adaklı Sancak arasını da bir görse diyeceğim geliyor. Biraz da şu kuzey adıyla adlandırdıkları ilçelere de eğilseler, bu yöre halkı, asla unutmaz. Ben tüm onlara kefilim.
Meclis’teki odası her zaman tıklım tıklım dolu, Bingöl’den gelenlerle.
rnKimisi vekilinden iş istiyor, kimisi tayin istiyor, bu tayin meselelerine kızsa da içinde; yinede yüzünde göstermeyebiliyor. Kimseye hayır demiyor…
Meclis’e misafir girişi yasak olduğu halde makam arabasıyla Bingöl’den gelen misafirlerini meclis bahçesinden içeri alıyor. Misafirperverlikte eski milletvekili Feyzi Berdibek’i hatırlatıyor. O derin hoşgörüsü, partilisi karşıtı herkesimden tam not alırken, bir telefonuyla kulaklıktan, diğer cep telefonuyla kulağından, makam telefonuyla arayanlara laf yetiştirmek gerçekten kolay değil.
Dertlerini sıkıntılarını dinliyor.
Hayır, kelimesi lügatinde yok
Şahsi ve makam telefonları nerdeyse hiç susmuyor. iki tane cep telefonu o misafirleriyle görüşürken sürekli çalıyor. Kendisini arayanları sekreterlerine not aldırarak tek tek hepsine geri dönüyor.
“Acaba niye aramış?” diyor, Bingöllü hemşerilerinin telefonlarına cevap veriyor.
Güleryüzü ve sempatikliğiyle onu seven sevmeyen herkesin ilgi odağı olmayı başarıyor.
Girdiği her ortamda herkesten önce gözler ona çevriliyor. Bazen bir gülümseme, bazen bir el kol hareketi, bazen yerinde bir şaka. Seveni olduğu kadar sevmeyeni de çok elbette.
rnAma hem onu sevenler hem de sevmeyenler şu gerçeği inkar etmiyor:
O halkın içindeyken onlardan biri gibi davranıyor…
Halkın sorunlarıyla uzaktan değil, bizzat halkın içine karışarak halletmeye çalışıyor.
Siyasetin Ankara’da değil, “halkın içinde” yapılacağını dost düşman herkese gösteriyor.
Büyüklerle büyük, küçüklerle küçük olarak siyasetin duayenlerine adeta ders veriyor.
Halkın içinden, halktan biri görüntüsü veriyor sürekli.
O da Milletvekili Yusuf Coşkun gibi Avukat
O siyaset yapmıyor
Siyaset üstü bir görevin başında
Av. Yusuf Elitoğ: Yedi yıldır tanıyorum, Yayladere ilçesi Yavuztaş ( Taru ) Köyü Dernek başkanlığı yapıyor. Köyü 1990’larda devlet tarafından bombalanarak boşaltılmış.
Mecburi göç etmişler. Köy halkı tüm bölge insanı gibi metropol yolu tutmuş.
İstanbul’da 15 yıldır kurdukları derneğin başkanlığını sürdürürken tanıdım.
Yayladere ilçesinde gerçekleşen 5 Sülbüs doğa ve kültür festivalinde hep görev adamıydı.
Ne görev verildiyse ordaydı.
Gazetemizin de hukuk danışmanıdır.
Bunda da gönüllüdür.
O bir gönül adamıdır. Toplumu için bir bakarsın Sülbüs’te, bir bakarsın İstanbul’un uç bir semtinde toplantılar yapıyor. Toplumu bir arada tutmanın zorluğunu iyi bilirim. Şimdi de 6. Sülbüs Doğa ve Kültür festivalinde görevdedir.
Bu bir “övgü” yazısı değildir. Bu bir “hak teslimi” yazısıdır.
O hakkın sahibi Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun ve Yayladere Taru Köyü dernek başkanın ta kendileridir…