27 Aralık 1939’da 7,9 büyüklüğündeki Erzincan depreminde 33 bin kişinin ölmesinden bu yana ülke bazında en fazla kişiyi yitirmenin acısını yaşıyoruz. Bingöl ilimizde ise 1968 Muş Varto, 1971 ve en son 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremlerle yüzlerce canlarımızı yitirdik.
2003 depremi öncesi Bingöl’de Veysel Aksoy tarafından kurulan AKUT ile arama kurtarmanın ne kadar önemli olduğunu gördük. “AKUT Veysel” ve gönüllü arkadaşları, kurtardıkları insanlarımızla gönüllerde öyle bir taht kurmuştu ki, depremden sonra doğan birçok çocuğa isimleri verilmişti.
Akut Veysel olarak ünlenen çocukluk ve asker arkadaşım akrabam, Veysel Aksoy’u çok genç yaşta kaybetmiştik. Son afette, Bingöl AKUT, UMKE, AFAD, JAK ve gönüllü hemşerilerimizin gayretli çalışmalarından dolayı kendi adıma çok teşekkür ediyorum….
BÜYÜK BİR AFET GELMEDEN HAZIRLIKLI OLMALIYIZ
Deprem uzmanlarının ortak görüşü, Bingöl, Karlıova, Yedisu Erzincan arası ve Marmara depreminin geleceğidir.
Bir taraftan doğduğumuz Bingöl, diğer taraftan daha iyi bir yaşam için yaşadığımız İstanbul da deprem tehdidi altındadır.
İbn-i Haldun’nun deyimi ile ‘Coğrafya Kader’dir.
Bingöl’de doğmak kaderdir, akrabalarımızı, dilimizi biz seçmedik. Allah bizi orada doğurdu.
Ülkemizde deprem fayları üstünde olması da kaderdir ama tedbir almak, yaşadığımız ortamı seçmek bizim irademize bağlıdır.
Yaşadığımız ortama uyumlu olmak zorunluluktur.
Kişi sadece şahsından değil, insanlığa karşı da sorumlulukları olduğunu bu afet ile bir daha yaşamış olduk.
Dünya’nın dört bir tarafından gelen kurtarma ekipleri, insanımızı kurtarmaya destek verdi.
Bulunduğumuz doğal ortamın şartlarına göre eğitim şarttır. Deprem kaçınılmaz gerçeğimiz olduğuna göre, evlerimizi ona göre yapmakla yükümlüyüz.
Olası bir afette, eğitimli, hazırlıklı ve tedbirli olmak zorundayız.
Kimin nereden sorumlu olduğu, kimleri araması gerektiği, hangi ekipman lazımsa, tedbiri olmalıdır. Aksi halde, Maraş’ta 7.4 depremi, Bingöl’de hasara neden olduğunu görmüş olduk.
10 ili enkaz haline getiren bu afetten birçok dersler çıkarmakla yükümlüyüz.
Bingöl’ün 354 muhtarlığı var, her köyün muhtarı olduğu gibi, afet sorumluları da belirlenmelidir.
İl, İlçe, Mahalle ve Köylerde yaşayan herkesin arama, kurtarma eğitimi alması artık şart olmuştur. Afet ekipmanları oluşturmalı ve sorumlulara teslim edilmelidir.
Hayatımızı, mucizelere bırakma lüksümüz; yoktur.
İlimiz için öncelikle mevcut yapı durumu acilen incelenmeli, eski ve hasarlı konutların yıkılarak kentsel dönüşümü sağlanmalıdır.
İl genelinde olası bir afette görev yapacak olan 4 bin güvenlik korucusunun sadece çadır kurmaları değil, arama kurtarma eğitimlerini tamamlaması, tatbikatlarını gerçekleştirmesi ve çalışmalarını tamamlamaları sağlanmalıdır.
İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı iş birliği ile kolluk kuvvetlerin afet eğitimlerini tamamlayan özel ve gönüllü timler oluşturmalıdır.
İnsan hayatını kurtarmak gönül işi olduğunu gördük.
DERNEKLER OLARAK GÖNÜLLÜ EKİPLER OLUŞTURMALIYIZ!
Bingöl özelinde İstanbul’da faaliyetlerini sürdüren il, ilçe ve köy derneklerimizin yaşadığı bölgede, akraba ve yakınlarımızı olası bir afet durumunda ulaşmak ve kurtarmak için adres bilgi sistemi kurmalı, derneğin her üyesinde cep telefonu sistemi ile ulaşabilmeliyiz.
Dernekler olarak, arama – kurtarma ekipleri oluşturmalıyız!
Yaşadığımız kentlerde var olan barınma noktalarını, yakınlarımıza olan iletişimimizi hızlandırmalıyız.
Bir sonraki afet doğduğumuz yer olan Bingöl, ya da doyduğumuz İstanbul’da bekleniyor.
Kendimizden, yakınlarımızdan ve insanlığa karşı sorumluyuz.
Bu konuda profesyonel olarak afet bölgesinde 10 gündür büyük bir özveri ile canlar kurtaran KAYY-DER Başkanı Ahmet Tüzün ve AKUT Bingöl sorumlusu Ahmet Ateş ile görüşerek İstanbul’da faaliyet yürüten derneklerimizi bir araya getirerek ortak noktada eğitimler düzenlemek için görüş birliği sağladık.
Önümüzdeki günlerde bu amaçla istişare toplantısı düzenleyerek bir an önce arama – kurtarma eğitimlerine başlamalıyız….